Nihayet siyasetin solunda da bir "işbirliği" adımı atıldı. Tabii tüm solu kucaklayan "işbirliği" yaratılmadı ama yine de önemli bir adım olduğu kesin.
Ve en azından "çok parçalı olduğumuz için iktidar olamıyoruz" bahanesi büyük oranda ortadan kalktı.
Daha da önemlisi seçmen açısından flu olan adres netleşti. Artık, özellikle Cumhuriyetçi, laik seçmenin "Kime oy vereceğim" deme hakkı kalmadı.
Bu sonucun gerçekleşmesini yürüyüşlerle başlayan "dipten gelen dalga" zorlasa da kapıyı açan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal oldu.
Hem ilk çıkışı, hem de 14 gün boyunca gelgitler yaşayan DSP yönetimiyle yaşanan krizi iyi yönetmesi, yeni döneme Baykal'ın farklı hazırlandığını gösteriyor.
Aslında sadece solda işbirliğiyle değil, öncesinde yaşanan cumhurbaşkanlığı sürecinde de siyasetin gündem belirleyicisi Baykal'dı.
"Başbakan Erdoğan cumhurbaşkanı olamayacak" dedi, olmadı.
Abdullah Gül'ün bir "uzlaşma" adayı olmadığını söyledi, söylediği gerçekleşti.
Ve erken seçim istedi, Türkiye hesapta olmayan bir seçime gitti.
Bir siyasetçi olarak bu süreçte yaptıklarını ister demokratik bulun ister bulmayın Deniz Baykal, söylediklerini gerçekleştiren bir lider olarak seçmen karşısına çıkacak.
Bu başarıya "sol" da işbirliğini gerçekleştirmede gösterdiği pozitif tavrı da eklenince, Baykal'ın eli ciddi anlamda güçleniyor.
Bu noktada sokakta tartışılan şu: Acaba yeni dönemin başbakanı Deniz Baykal mı olacak?
İşin doğrusu CHP'liler bile tek başına iktidar beklemiyor. Beklenti daha çok MHP ile koalisyon. Öyle de olsa CHP ekseninde "sol" siyaset iyi bir aday listesiyle seçmen karşısına çıkarsa sıyrılma şansı var.
Çünkü merkez sağda ciddi bir hesaplaşma yaşanacak.
AK Parti merkeze hitap eden yeni adaylar ve iktidar gücüyle, Demokrat Parti birleşme ve kavgasız siyaset çağrısıyla bu seçime çok asılacak. Aynı oy tabanına MHP de seslenecek.
Ayrıca, muhafazakar kesimden oy alabilecek Saadet Partisi ve BBP gibi, nasıl bir sonuç alacakları hesaplanamayan partiler de var.
Kuşkusuz bir de Genç Parti olgusunu hesaba katmak gerekiyor.
İşte bu siyasal zemin CHP ve DSP'ye yıllar sonra da olsa "iktidar" şansı sunuyor.
Eğer bu kez de iktidar olmazlarsa "birleşme" bahanesi de kalmadığı için o zaman başka şeylerin gözden geçirilmesi gerekiyor.
