Siyaset uzmanlarına göre, Türkiye'nin son 60 yıllık çok partili döneminde yapılan seçimlerde Tarikat ve cemaatler ağırlıklı bir rol oynadı.
Bu sürecin ilk adımı Demokrat Parti'yle atıldı.
Arada 60 darbesi yaşanmasına rağmen 1965'te Adalet Partisi'ni de iktidara taşıyan ağırlıklı güç aynıydı. Bir kez daha "Nurlu Ufuklara" yönelme, merkez sağa iktidar kapısını açmıştı.
Sonraki yıllarda da durum değişmedi. Tarikat ve cemaatler büyük çoğunlukla merkez sağ partileri destekledi.
Korunma amaçlı bu ilişki 1980 askeri darbesine kadar sürdü.
O tarihten sonra tarikat ve cemaatlerde önemli bir değişim yaşandı.
"Nakşibendiliğin Sosyolojik Evreni-Elazığ ve Siirt Örneği" başlıklı doktora çalışmasıyla bilinen ve DYP Genel Başkanı Ağar'ın kurmaylarından Dr. Muhammet Çakmak bu değişim sürecini şöyle anlatıyor:
"50'lerde DP'nin bu gruplarla ilişkisi bir profesyonel ilişki değildi. CHP karşısında DP dışında kim olsaydı destekleyeceklerdi. Ama 80'li yıllardan sonra durum değişti. Artık, tarikatlar ve cemaatlerin siyasete oyuncu yetiştirdikleri eğitimli bir kadroları vardı. O yıllardan sonra o yetişmiş kadroları merkez sağda yer alan her partide görmek mümkündü... Çünkü, tarikat ve cemaatler artık siyasete sadece oy veren değil, eleman veren ve yönlendiren sosyolojik bir organizasyona dönüşmüştü."
O organizasyonun gerçek gücü ise 90'lı yıllarda ortaya çıktı.
Tarikat ve cemaatler, kamusal alana çıkarak açıkça politikanın içinde yer aldı.
Ve etkinlikleri tartışılmaz hale geldi.
Bu etki, sadece oy gücünü sağlayan "cemaat şuurundan" kaynaklanmıyor, ülkenin temel sorunları konusunda söz söyleyen, yetişmiş, entelektüel bir kadronun varlığıyla sağlanıyordu.
Bu gerçek nedeniyle, bırakın merkez sağ partileri, merkezin solunda yer alan DSP gibi partiler bile kapılarını bu kesimlere açıyordu.
Peki bugün durum ne?
Türkiye yeni bir seçime hazırlanıyor.
Acaba bu seçimde tarikat ve cemaatlerin tavrı nasıl olacak?
Hangi tarikat ve cemaat hangi partiye destek verecek?
Siyaset uzmanları bu kesimlerin ciddi bir oy oranına sahip olduğu konusunda hemfikir. 8 milyon civarında bir oy gücünden söz ediliyor.
Kime destek vereceklerine gelince...
Ana eksen olarak üç önemli güçten söz etmek mümkün...
Nakşibendiler, Süleymancılar ve Fethullah Gülen Cemaati...
Nakşilerin birkaç kolu olsa da büyük oranda AK Parti'ye destek verecekleri kesin.
Süleymancıların durumu ise hala belirsiz.
Uzun yıllar AP-DYP içinde kendilerini ifade eden Süleymancıların bu dönem rota değiştirdikleri ve MHP'ye yöneldikleri konuşuluyor.
AK Parti ile ilişkileri ise çok parlak değil. Üstelik birkaç ay önce İstanbul Kasımpaşa'da bir yurt binasının İstanbul Büyükşehir Belediye ekiplerince yıkılması bu ilişkileri daha da gergin hale getirdi.
Fethullah Gülen cemaatine gelince...
Son yılların yükselen değeri olarak nitelenen bu cemaatin ne yapacağı cumhurbaşkanlığı seçimine kadar pek belirgin değildi. Hatta o dönemde bir arayış içinde oldukları bile söyleniyordu.
Ancak cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra rota çok net biçimde AK Parti'ye çevrildi.
Bir siyasetçi şöyle diyor:
"Hocacılar, merkez sağda yer alan iki partinin cumhurbaşkanlığı seçiminde Meclis'e girmemesi üzerine tavır değiştirdi. Eğer öyle olmasaydı belki merkez sağa destek olacaklardı. Çünkü son dönemde yaşanan gerginlik ve kamplaşmadan rahatsızdılar."