Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Türkiye'nin 'kimyası' bozuluyor

Türkiye'de siyasetçilerin muhalefetteyken başka, iktidardayken başka bir dil kullandıklarını hepimiz biliyoruz. Hatta hükümet olmakla iktidar olmak arasında ciddi bir fark olduğunu da...
Çünkü, bunu son 50 yıldır hep yaşadık. Kimi siyasetçi idam edildi, kimi şapkasını alıp gitti, kimi Zincirbozan'a gönderildi, kimi de "balans ayarı" yla iktidardan uzaklaştırıldı.
Bu konuda ister 'öteki', ister "beriki" olalım sonuç hiç değişmiyor.
AK Parti iktidarının bugün içinde bulunduğu durum da bunu gösteriyor.
Örneğin , "Nereye uzanırsa oraya kadar gidilir" denilen Şemdinli olaylarında bugün gelinen noktaya bir bakın.
Olayla ilgili açıklama yapan, tavır koyan herkes görevden alınıyor. Akşam yazarı Şakir Süter, bu durumu "Şifahi Muhtıra" diye niteliyor.
Önce Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun görevden alındı.
Şimdi Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya ihraç edildi.
Şemdinli Raporu yeniden ele alınıp değiştirildi. Terörle Mücadele Yasası ise yolda. Başka istekler de var. Onları da göreceğiz. Peki siviller ne yapıyor? Ortada sivillerin ne yapacağına ilişkin bir işaret yok.
"Sivil askerlerle" gerçek askerler el ele verince Türkiye'nin "kimyası" bozuluyor. Ve herkes korkuyor. Oysa ortada "Şemdinli Olayları" yla ilişkili bir kısım askeri kişiler hakkında vahim iddialar var.
Bombalama olaylarına karıştıkları iddia edilen PKK itirafçısı Veysel Ateş ile Jandarma astsubayları Ali Kaya ve Özcan İldeniz'e bu görevi kim verdi? Onlar hakkında bugüne kadar ne yapıldı? Dahası onları "istihbarat" toplamak için görevlendiren yetkili komutanların olaylarla ilgisi yargının gündemine taşınacak mı? Anlaşılan, bu soruların cevabını daha çok bekleyeceğiz.
İşin en çarpıcı yanı ise mevcut siyasi partilerin bu olaylar karşısında aldıkları tutum.
Demokrasi, hukukun üstünlüğü, AB süreci neredeyse unutuldu.
Mevcut siyasi iktidar sıkıştıkça "sivil" siyasetçilere "göstermelik iktidar" umudu doğuyor.
Oysa "Kimyası bozulan" bu zeminde gerçek iktidar olamayacakları o kadar açık ki...
Aynı şeyi tekrar tekrar yaşıyoruz. Dikkat ediyor musunuz, süreyi de hiç kaçırmıyoruz. Her on yılda bir bir şeyler oluyor.
Ya direkt, ya "postmodern" darbe, ya da "açık" veya sözlü "muhtıra" yiyoruz.
Peki siyaset kurumu bu gerçeği görmüyor mu? Görüyor ve bir çözüm üretemiyorsa neden her defasında ülkeyi yönetmeye aday oluyor? Bu işte bir gariplik yok mu?

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA