Son günlerde İstanbul'da en çok, şehrin ana arterlerini, caddelerini ve parklarını süsleyen laleler konuşuluyor. Sarıdan kırmızıya, yeşilden siyaha tam 3 milyon lale İstanbul'u adeta bir renk cümbüşüne çevirdi.
Peki İstanbullu "Lalenin İstanbul'a dönüşü" ne nasıl bakıyor? Bu konuda telefonla arayan iki arkadaşımın tepkisi tipik örnekti. İlki şöyle diyordu:
"Şu lalelerin güzelliğini gördün mü? Her zaman negatif yazman gerekmiyor. Olumlu şeyleri de köşende görmeliyiz." Birkaç gün sonra diğer bir arkadaşım aradı. O da şöyle diyordu: "Ya şu laleler nereden çıktı? İstanbul'un bütün sorunları bitti de sıra laleye mi geldi? Kim bilir kaç milyon dolar harcandı. Oraya harcanan parayla neler yapılmaz ki."
"Renkler ve zevkler tartışılmaz" denir ya, 15 milyona yakın insanın yaşadığı bir kentte farklı görüşlerin olması kaçınılmaz. Ancak şu gerçeğin altını çizmeliyim. Şu son günlerde bu şehri her dolaştığımda hele güneşli havalarda, lalelerin yarattığı renk cümbüşü gerçekten insanı etkiliyor.
Önceki gün Emirgan'da bir grup gazeteciyle birlikte İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın kahvaltı konuğuyduk.
Ortak sorulardan biri "Lalelere ne kadar para harcandı?" sorusuydu.
İşte Başkan Topbaş'ın cevabı: "Şu ana kadar harcanan para 700 bin YTL.
İstanbul'a 3 milyon lale ekildi. Bir milyon lale de dağıtıldı. Burada önemli olan lalenin yeniden doğduğu topraklara, yani İstanbul'a dönüşüdür." Gerçekten Emirgan Parkı'nda muhteşem bir görüntü vardı. Haftaiçi olmasına rağmen yüzlerce İstanbullu o renk cümbüşünü görmeye gelmişti.
Başkan Topbaş, aralarında bizim de bulunduğumuz gazeteci konukları Doğan Hızlan, Nazlı Ilıcak, Mehmet Ali Birand, Uğur Dündar, Yazgülü Aldoğan, Mustafa Karaalioğlu ve Ersin Kalkan' a laleler dışında da İstanbul'a dair pek çok konuda açıklama yaptı.
Bunların başında Cumhuriyet döneminde yapılan bazı binaların "dokunulmaz" olması geliyordu.
Başkan Topbaş bu konuda sıkıntı yaşadıklarını belirtiyor ve şöyle diyordu:
"Elbette o dönemin özelliğini taşıyan binaların yaşatılması gerekiyor. Ancak bazı binalar var ki, mimari açıdan o dönemi yansıtmıyor. Levent'teki Karayolları binası gibi... O dönemin gökdeleni diye yapılmış. Öyle gökdelen mi kaldı? Taksim AKM, Sultanahmet Adliye binası da aynı. Yarışmayla yapıldığı için kurul tarafından korumaya alınmış. Şimdi dokunamıyoruz. Oysa onların yerine daha işlevsel, günümüz mimarisiyle yeni binalar yapabiliriz." Başkan Topbaş, lalelerden İstanbul'un sıkıntılarına uzanan sohbet toplantısında son günlerde yaşanan "Türk mimarları" ile ilgili tartışmaya gönderme yapan ilginç bir bilgi verdi.
Topbaş şöyle diyordu: "Yurtdışından mimarlıkla ilgili bir teklif aldım." Bunun üzerine gazeteciler sordu; "Hangi ülkeden?" Cevap kısa oldu: "Ülkeyi açıklamayalım." Anlaşılan Başkan Topbaş da Türk mimarlarıyla ilgili kendi başlattığı tartışmadan hiç hoşnut değil.