Pazar günü bu köşede, "AK Parti'de ilginç seçim, demokrasi mi, tabldot mu?" başlıklı yazımızda, Büyükşehir Belediyesi AK Parti Grubu'nda ve Belediye Meclisi'nde 8 Kasım'da seçimler yapılacağını duyurmuştuk.
Parti içinde muhalif seslerin varlığına işaret etmiş ve iki etkili isimden söz etmiştik. Zeki Yeşildağ ve İsmail Erdem. Bu isimlerden İsmail Erdem'le konuştuk. Erdem, açık açık 'muhalif' sesler deyiminden rahatsız olduğunu dile getirdi ve şunları söyledi: "AK Parti İstanbul İl Başkan Yardımcısıydım. 28 Mart seçimlerinde Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi oldum. Yazınızda Zeki Yeşildağ ve benim ismim zikredilmiş. Ben bunu açık yüreklilikle söylüyorum, Tabii sizin çalışma alanınıza da saygı duyarız. Yani bir konuda farklı bir fikir ileri sürmek veya kamunun ya da teşkilatımızın menfaati gereği düşüncelerimizi sarfetmek muhalefet anlamına gelmemeli."
Erdem'e bir dönem bugünün AK Parti kurucularının da muhalif olduklarını hatırlatıp soruyoruz: "Muhalif olmak kötü mü?"
Erdem, şu cevabı veriyor: "Türkiye'de bu tür yaklaşımlar demokrasinin gelişmesine pranga vuruyor. Bu sefer vatandaş konuşmuyor. Bir cümle sarfetse 'Acaba muhalif olur muyum?' düşüncesine kapılıyor. Burada açık konuşmak hizipçilik anlamına gelmiyor. AKP siyasi hayata katılımındaki ilk baştaki genel esprisi şuydu: 'Türkiye'de gelişen demokrasiye AK Parti katkıda bulunacak.' Çünkü ben de geçmişte Fazilet Partisi'nde siyaset yaptım, yenilikçi kanatta yer aldım. Benim fikrim şudur; doğruların ortaya çıkması için hür düşüncenin her yerde söylenmesi gerekir. İnsanlar düşüncelerini açıklayamadıktan sonra siyaset yapmanın ne anlamı var. Demokrasi varsa, orada üretim vardır, özgürlük, insana saygı, hak ve hukuk vardır."