Cumhuriyet tarihinde ihtilal ve muhtıralar hariç, kurumlar arasında böylesi bir kavgalı dönem görmedik! Adına ister tekekulak, ister kocakulak deyin, fark etmiyor. Ülke kevgire dönmüş!
Dinlemeler, ıslak imzalar, parmak izleri, telefon kayıtları, diyeceğimiz o ki, kimse kimseye güvenmiyor. Cepheleşme derinleşiyor. Bir türlü adalet ve güven sağlanamıyor.
Toplumun bütünü, gecikenin adalet olmadığını düşünüyor. Yetmiyor, adaletin de herkese eşit dağıtılmadığı kanısını taşıyor. Ülkede cadı kazanı kaynıyor!..
Bu gidişatın adını doğru koyalım: "Siyasi istikrarsızlık." Bu ülkede önce hukuka güven, sonra hukuk güvenliği tehdit altında.
Hafta boyunca çoğu yabancı yatırımcı pek çok iş insanıyla sohbet ettim. Kendilerine, AK Parti'nin mimarı olduğu, "Demokratik açılımı" sordum. Yabancılar, "2010'da Türkiye'ye çok fazla yabancı sermaye gelmez. Ülkenizde yasama, yargı ve yürütmeyi temsil eden kurumlar arasında kavga var. Asker ve siviller birbirine düşmüş. Bu kavga ve aksak Kürt açılımı, 2011'de yapılacak seçimlerde sandığa yansır. Biz, ufukta koalisyon görüyoruz. Bir yanda AK Parti- DTP, diğer yanda CHP-MHP eksenleşmesi..." diyor.
Koalisyon, bürokrasinin, Meclis'in, kabinenin durması demek. Bırak yapısal reformu, hiçbir gelişmeye müdahale yeteneği olmaması demek.