Çin, korumacı bir ülke. Hindistan, Rusya, Avustralya ve Brezilya kural tanımıyor. Örnek verelim. Türklerin Moskova'da oluşturdukları Çerkez Pazarı'nı rekabete aykırı diye kapatan Rusya, şimdi Çin'e aynı pazarı açtırıyor. Güney Afrika, "Aşağı Sahra" projesiyle farklı bir açılım yapmaya çalışıyor. AB'de Fransa korumacılıkta başı çekiyor. Cumhurbaşkanı Sarkozy, tesis milliyetçiliği yapıyor. Renault ve Peugeot'nun yurtdışındaki fabrikalarını kapattırıyor. Kendi ülkesinde kapasiteleri artırmak için yatırım desteği veriyor.
Türkiye ne yapsın?
Kapana kısılmış. AB ile yaptığı "Gümrük Birliği" kararına bağlı olarak AB'nin imza attığı tüm serbest ticaret anlaşmalarının uygulayıcısı olmaya devam ediyor. Korkuyor. AB'nin Güney Kore, Ukrayna ve Hindistan ile yaptığı Serbest Ticaret Anlaşmaları'na itiraz hakkını kullanamıyor!..
Yerli üreticisi zor durumda.
Demir Çelik'te Ukrayna, tekstil ve pamuk ipliğinde Hindistan, otomotiv, tekstil ve elektronik'te Güney Kore ile sürekli karşı karşıya geliyor.
Türkiye, bu anlaşmalarda olaya müdahil olmak istemesine rağmen bu yılın sonuna kadar hiçbir fasılda AB ile sorun yaşamak istemiyor. Çaresiz 18 ülke ile imzalanan Serbest Ticaret Anlaşmaları'na sarıldı. ABD'ye özellikle de Teksas, California, Florida ile serbest ticaret anlaşmasına önem vermek zorunda. 72.5 milyon nüfuslu ülkeye üretmek ve satmak için pazar gerekiyor.