Acaba 5 yıl sonra bugün; madenlerimizde işyeri güvenliği için, şimdi var olmayan hangi hayati tedbirler geliştirilmiş olacak? 301 can pahasına hangi kritik kararları almış olacağız?
Endişem odur ki Alp Gürkan gibi patronlar olduğu sürece böyle bir yakın gelecek var olmayabilir. Zira sorunu "kendi sorumluluk alanının dışına" ötelemiş bu zihniyet, ölümlerden dahi ders çıkaramıyorsa, çözüm için başka yol geliştirmeliyiz.
Arkadaşımız Dilek Güngör'e dün 2 saat boyunca "masumiyetini(!)" anlatan Alp Gürkan'ın, özünde ne dediğini sordum; Yazıma başlık yaptığım cümle ile özetledi; "hepimiz ölelim Alp Gürkan yaşasın."
Önceki gün aHaber yayın masasında, Soma Holding'in adamlarıyla aynı masalları dinledik, durduk. Zihin yapısı; kabahati, madende hayatını kaybedenlere yükleyecek kadar bozulmuş bu insanlar ile tedbir geliştiremeyiz.
Suçu herkesin birbirine attığı ortamda, kalıcı çözüm bulunamaz. Sadece madenlerdeki çalışma şartlarını iyileştirme yönünde değil, aynı zamanda otomasyonu, hatta robotik üretimi teşvik etmeyi de düşünmeliyiz.
Tehlikeli şartlarda robot kullanımı giderek kural halini alıyor. Madencimizi yerin altında riskte atmak yerine, mesleki eğitim ve beceri kazandırma süreciyle desteklenen farklı istihdam formülleri de geliştirebiliriz.
Yılda 6,5 milyar $'ı Ar-GE'ye harcıyoruz, robotik üretime teşviki özendirmemiz halinde sadece Soma'ları önlemekle kalmayız, cari açığa kalıcı "katma değerli üretim" desteği de getirebiliriz.
Fakat akıl yoluna girebilmek için öncelikle "hepimiz ölelim, Alp Gürkanlar yaşasın" zihin yapısından kurtulmak şart. Aksi halde 301 yitik canımıza nasıl hesap verebiliriz ki...