Bundan 30 yıl öncesinin yıllık ihracatını Türkiye artık 12 günde yapabiliyorsa, geldiğimiz noktayı küçümsemek iyi niyetle bağdaşamaz. 1983'te yıllık ihracatı 5.7 milyar $ olan ülkenin aylık ihracatı 13.8 milyar $'dır ve bu rekor, bir sonraki adım için cesaret vericidir.
İhracatın bir sonraki adımını hepimiz biliyoruz: Nitelikli (akıl yoğun) mal ve hizmet... Bunun nasıl yapılacağı konusunda zihinlerimiz gayet net: İnovasyon. Başaracağımızın garantisi de TİM'in İnovasyon Haftası'na katılan 26 bin insanımız.
Aylık bazdaki Cumhuriyet rekoru 13.8 milyar $'ın verdiği ilham sadece bundan ibaret değil. Durgunluk kıskacında kıvranan Avrupa'ya ihracatı %9 artırmayı başarabildik. 2009'da AB'yi saran ve hâlâ süren kriz sebebiyle ihracatın kayan ekseni, büyümeye katkının dinamosu olmayı da sürdürüyor.
İran'a uygulanan ambargonun hafiflemesi ve devamında kaldırılmasıyla oluşacak yeni iklim, ihracatçılarımızın yeni rekoru için ivmeleyici unsur olacağa benzer. İran'ın 36.5 milyar $'ını bloke eden Asya, bunu serbest bırakmaya başladığında, Türkiye de "daraltılmış pazarını" bu ülke için genişletme şansı elde edecek.
Başka bir gelişme, Afrika'dır. Geçen ay Etiyopya'da gördüklerim, 5 yıldır bu kıtadaki ekonomik gelişim, ihracatçımız için farklı imkânlar barındırıyor. Şu anda 57 bin ihracatçımız var. Afrika, bu sayının artmasını sağlayacak gibi görünüyor.
Krize rağmen cirosunu tırmandıran ve yılsonu hedefinden geri kalsa da kendi rekorunu kıracağı belli olan ihracatçımızın önündeki yeni meydan okuma, katma değerden gelecek. İnovasyon ruhunu devam ettirmemiz halinde, kilosu 1.5 $'lık ihraç ürününü 3 $'a çıkarma umudum, düne göre daha fazla artık.