İnovasyon haftasında, yeniliğe övgü düzmek bedava. Hemen herkes bu konuda hemfikir ama kendi yenilikçi adımlarını ön plana çıkarma konusunda iştahsız. Konuşmaları ve konuşmacıları dinledikçe bende uyanan duygu, inovasyonun sanki başka kültürlerin işi olduğudur. Oysa inovasyon bizim için şart olandır. Cari açığı akılla kapamanın yoludur.
Yenilikçi sektörlerde pazar lideri firmalar, dünya devi haline nasıl geldi dersiniz? Öncelikle değer yaratan yeniliğe sahip olmaları ve sonra da satınalma tercihinde kendi ülkesi tarafından ilk sıraya konulmalarıdır.
Yalnızca NASA, ihtiyaçlarını karşılaması için destek verdiği 2 binden fazla firmayı, onlara verdiği alım garantisi ile dünya ligine taşıdı.
Bugün Türkiye, bilişim sektöründe "dışa bağımlı" yapısıyla "ciro" ile övünedursun, tıpkı turizm gibi katma değeri tamamen ülkeden kalan bir alt sektöre de sahip: Yazılım!..
Fakat sorun şu ki 35 milyar $'lık bilişim sektörümüz içindeki ağırlıkları, 800 milyon $ civarında. Kamu, yerli yazılımcıları "eşitler arasında birinci" yaparak sektöre destek vermeli.
Bunun mantığı da var; şu anda sayısı 275 civarındaki yerli yazılım firması, kamunun özellikle savunma, sağlık, ulaştırma, eğitim ve enerji alanlarında nitelikli yazılımlar geliştirdi. Fakat yabancı firmalar hâlâ el üstünde tutulurken yerliler, "Başbakanın açık ve net mesajına rağmen" ikinci planda tutuluyor.
Adını Anadolu Parsı'ndan alan Pardus işletim sistemimiz, buna ilginç bir örnektir. Kamu kurumlarımızın dışladığı, özel sektörün görmezden geldiği bu yerli yazılım, "alımlarla" desteklenmediği için gelişemiyor da...
Yerli otomobilde babayiğit arıyoruz ama yerli yazılımda bu bir avuç yiğit gönüllünün gayreti, boşa gidiyor. Sonra da çıkıp "neden biz Gates'ler, Jobs'lar çıkaramıyoruz" diye söyleniyoruz. Sahi, sizce neden?