Dilimize vurmuş kötü bir alışkanlığımızı anlatıyor. Önce ateş edip sonra nişan alma huyumuzun toplumsal faturası gibi... Krizlerden öğrenen zihin yapımızın son durağı, GAP!.. Bölge Kalkınma İdaresi Başkanı Sadrettin Karahocagil'in proje tanıtımında kullandığı ifade şu: "Milyonlarca lira gömdüğümüz bu topraklarda eğiteceğimiz çiftçimizle tarımda bilinçli sulamayı etkin kılmayı hedefliyoruz."
Kim itiraz edebilir ki... Bir yandan "geç dahi olsa" diyerek Başkan Karahocagil'in çiftçiyi eğitim projesini alkışlıyorum. Ama diğer yanım, meslek hayatımın onlarca yılında dikkatimde tuttuğum GAP için "biraz geç kalmadık mı?" şarkısını mırıldanıyorum.
Sahi bu bilinçli sulama konusunda biraz geç kalmadık mı? Urfa Tünelleri'yle Fırat'tan aldığımız suyu, 6 bin yıldır susuz tarım yapılan Harran'a ulaştırdık ve "sulu tarım" ile yüzleştik. Toprağımız vardı, tohum hazırdı, su da geldi. Ama "bilinç" eksik kalmıştı. Hiç kimse çıkıp bize o çağlarda "vahşi sulama yaparsan, şakağına sıkmış olursun" demedi. Diyenlerimizi de pek ciddiye almadık. Zira ufkumuz, "GAP ile üretimini 5'e katlayacak olan Türkiye" odağındaydı. Eşanlı olarak soğuk hava zincirleri kurmayı, katma değerli gıda üretim tesislerini, tarım finansmanını düşünmedik bile. Ürettiğimize paralel olarak "çürüttüğümüzü" de 5'e katlayınca ancak uyanabildik.
Fakat iş işten geçmişti. Bugün GAP, muhteşem toprağının 75 santime kadar olan derinliği, en az yarım asır iş göremez tuzluluğa erişti. Çiftçinin eğitimini "Basra harap olduktan sonraya" bıraktığımız için...
Tek tesellim, bizden sonraki kuşakların çiftçilerinin, geç dahi olsa bugünkü eğitim projeleri sayesinde, bizden "bilinçli" davranacağıdır.