Mısır komşumuz olmayabilir ancak herhangi bir ülke de değil. Tarih, Mısır ile aramızdaki ilişkilerin "farklı, yoğun" ve "kritik" öyküleriyle doludur.
Osmanlı'da valilik olmuş ama Kavalalı ile Hanedan'ı tehdit edebilecek güce ulaşmış... "Hıdiv" sıfatıyla imtiyaz tanınmış. Uzun süredir "uzak ara" durduğumuz bir ülke Mısır...
Arap Baharı ülkeleri gezisinde Başbakan'a eşlik eden heyetin yapısı, Mısır ile olan ilişkilerimizde "geleceğe dönüş" izleri taşıyor. Geleceğe dönüş zira Mısır ile ilişki düzeyimiz, tıpkı geçmişteki yoğunluğa erişme vaadi taşıyor.
Bundan 15 yıl önce Sovyetlerin yıkılması ardından ilişkilerimizin başka bir vadiye taşındığı Türki Cumhuriyetlere, ekonomik işbirliği kurma adına; "maceracılarımız" gitmişti. Fırıncılarımız, akıncılarımız olmuş, birçok "kötü tecrübe" yaşanmıştı. Bu maceracılarımızın yaptıkları yüzünden bizleri yanlış tanıyan Türkiler ile ilişkileri düzeltmek; yıllarımızı almıştı.
Değişen, gelişen girişimci yapısıyla bu defa, Mısır'a "farklı profile" sahip işadamlarımız gitti. Hem de en üst düzey "himaye" ile...
Daha kurumsal firmalarımızın üst düzey temsilcileriyle Türkiye, Mısır'da "kalıcı ve derin" işbirliği zemini arıyor. Nil'in bereketli vadisi; Türkiye kadar bir nüfus ve neredeyse her alanda "doymamış pazar" yapısında... Birlikte üretilecek yığınca mal ve hizmet var.
Geçen yıl bu vakitler, Türkiye'nin "ekseni kayıyor" diye endişelenenlerin kulakları çınlasın...
Şirazesi kaymış Avrupa'nın durumu ortada ve iyi ki eksenimiz kaymış. Mısır bu yeni eksenin "anahtar ülkesi" olmaya aday.
Hele ki daha kurumsal işbirliği girişimimizle "geleceğe dönüş" gayretimiz varken...