Başbakan Tayyip Erdoğan ısrarla, "Birinci önceliğim Cumhurbaşkanlığı seçimi" dese de, piyasalar, Erdoğan'ın Köşk'e çıkmasını satın aldığı için tartışmayı erken başlatıyor...
"Kim Başbakan olacak?",
"AK Parti Genel Başkanlığı'nı kim üstlenecek?"
Bu soruların cevapları fazlasıyla merak uyandırıyor.
Önceki gün Sayın Başbakan'ın Hatay ve İskenderun programını izleme fırsatı buldum. Kimi çevrelerin pompaladığı kaygılara, hatta parti büyüklerinin el altından yayılan yorumlarına karşın, Başbakan'ı kendinden emin ve yol haritasını netleştirmiş gördüm.
Başbakan, kafasında her şeyi yerli yerine oturtmuş. Nitekim bir süre önce AK Parti Merkez Karar ve Yürütme Kurulu'nda konuşulan ana stratejinin ipuçlarını da verdi.
Başbakanlık ve Genel Başkanlığın aynı isimde toplanması gerektiğini söyledi. "Güçlü Başbakan, Güçlü Genel Başkan" modeli düşündüğünü açıkladı. Bu yaklaşım, Başbakan adayının kim olacağından ziyade kim olmayacağını net biçimde ortaya koyuyor.
Bir başka konu daha var. "Seçilmiş Cumhurbaşkanı, seçilmiş Başbakan'la nasıl çalışacak?" Öyle ya Anayasa'ya göre Cumhurbaşkanı yürütmenin başı ama anayasal sorumluluğu yok. Başbakan ise icrada hem yetkili hem de sorumlu. Peki, bu durumda denge nasıl kurulacak?
Başbakan dedi ki...
"Başbakanlık makamına gelecek arkadaşımı zayıflatamam. Orada seçilmiş bir Başbakan ve seçilmiş bir kabine olacak. Milletin seçtiği Cumhurbaşkanı ise bu işe bir farklılık katacak! El ele vereceğiz, birlikte yürüyeceğiz."