Yaklaşık 12 yıllık görev süresi boyunca O'nu günlük sıcak olayların içinde veya polemiklerin herhangi bir tarafında görmediniz.
Aldığı bürokratik terbiye gereği (ki son dönemde örnekleri iyice azaldı) geri planda kalmayı, siyasetçiye destek olmayı tercih etti. Bir teknisyenin yapması gereken de bu idi. Medyatik olma imkânı elinde olmasına rağmen vitrine çıkmamaya çalıştı. Siyasetçilerle veya piyasalarla çatışmadı, sadece işine odaklandı. IMF'li IMF'siz günler, istikrardan ekonomik dalgalanmaya uzanan anlar yaşandı. Olması gerekeni anlattı. Son noktada siyasi iradenin verdiği kararı benimseyip uygulamaya çalıştı.
O, devletin kasasını yönetirken içeride koca müsteşarlığı yönetmeye soyunanlar da oldu. Konjonktürün ürünü isimlerle enerjisini boşa tüketmedi. Ana doğrultuyu korudu.
İtibarlı, güçlü ve güven veren Hazine...
Tahmin edeceğiniz gibi Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakcı'dan söz ediyorum. Kendisi, IMF İcra Direktörleri Kurulu'nda Türkiye'nin ilk temsilcisi olacak. Çeyrek asırlık gazeteciliği boyunca IMF İcra Direktörü olarak Ankara'ya gelen ve arabuluculuk yapan yabancıları iyi bilen bizim kuşak için Çanakcı'nın üstlendiği görev hakikaten bir milat. Bu arada, unutmadan ekleyeyim, ekonominin sigortası olarak sunulan Bakan Ali Babacan'ın arkasındaki gerçek teknik güç hep Çanakcı idi...