Son 25 aya sığan 5 kurultay.
Ortalama 5 ayda bir delegenin karşısına çıkan "Yeni CHP." Ve şimdi gelişen "değişim" söyleminde hissedilen sancı...
Önce, 34. Kurultay'ın havasını yansıtalım:
CHP, organizasyon işini öğrenmiş. Bu noktada Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak'ın performansını not etmek gerek.
Hafta içi, yaz ortası olmasına rağmen salon dolu. Delege heyecanlı.
"Demokrasi ve Değişim Kurultayı" için bastırılan bilgilendirme kitapçığı bile CHP için devrim niteliğinde. Düne kadar Önder (Sav) Abi'nin kasasında duran delegelerin listesi artık herkese açık.
Eski Genel Başkan Deniz Baykal'ın tribünde, Altan Öymen'in Divan Başkanlığı'nda yer aldığı, büyük buluşma tablosu.
Haziran 2011 seçimlerinde 4 milyon yeni seçmen kazanan, buna karşın milletvekili sayısındaki artışın neden 23'te kaldığını açıklamakta zorlanan CHP tablosu.
Kadın delege sayısını iki yılda 4'e katlayan lakin yüzde 33 kadın kotasını dolduramayan yeni CHP'deki arayış.
Mayıs 2010'da "Recep Bey" diyerek Başbakan'a yüklenip rüştünü ispata çalışan Kemal Kılıçdaroğlu görüntüsünden, sesi gür çıkan, partiye hâkim lider profiline geçiş.
Gelelim Kurultay'ın mesajlarına...
Kılıçdaroğlu, 70 dakikalık konuşmasının neredeyse 45 dakikasında sanki işveren, işçi, çiftçi örgütü genel kuruluna hitap eder gibiydi. Teknik, soyut ve coşkudan uzak.
25 dakikalık bölümde ise "Uludere olayına, Suriye politikasına, düşürülen savaş uçağına, Urfa'daki cezaevi yangınına, Samsun'daki sel felaketine" değindi ve "Silivri'ye selam" gönderdi. Delegelerdeki kıpırdanma bu başlıklarda görüldü.
" Önce üreten sonra hakça bölüşen" sol siyaset tanımı, "Değişim, dönüşüm, gelişim" vurgusu, "zamanın ruhunu okuma" çağrısı Kılıçdaroğlu'nun en çarpıcı sözleriydi. Sihirli sözcüklerin içi tam olarak doldurulamadı.
İlk kez açıkça "Kürt sorunundan" söz eden, "anaların ağlamayacağı barış cenneti vaat eden", "demokrasi, özgürlük, insan hakları, laiklik, sosyal hukuk devleti" adına yeni anayasa müzakerelerinde masadan kalkmayacağını ilan eden Kılıçdaroğlu kimliği...
Peki, "Kurultay'ın akılda kalan yönü neydi?" diye sorulacak olursa...
Yanıtı, yine bir soru ile vermek mümkün...
"Değişim ama nasıl?"
İşte bu nedenle Yeni CHP'nin ve Kılıçdaroğlu'nun geleceğini "sandık başarısı" belirleyecek. AK Parti kompleksine kapılmayan, değişimi anlatıp seçmeni ikna eden CHP mi göreceğiz, yoksa değişimi slogan düzeyinde tüketip yeniden lider arayışındaki CHP mi? Galiba zamanın ruhu biraz da burada gizli...