BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak'la bazı gazeteciler bir araya geldik. Herkes daha ziyade BDP'nin AK Parti'yle "Başkanlık" pazarlığına oturup oturmayacağını merak ediyordu. Kışanak, BDP'nin Anayasa Komisyonu'na verdiği taslaktan söz etti. "Biz parlamenter sistem tercihimizi öneri olarak sunduk ama demokratik mekanizmalar yerine oturduğu takdirde, denge ve denetleme sağlanırsa, Başkanlık sistemi de demokratik bir model olabilir" dedi.
Kışanak'a göre, AK Parti'nin önerdiği model sorunlu; ayrıca, Başkanlığa geçmek köklü bir sistem değişikliği gerektiriyor; bunun için de zaman yok. BDP'nin tercihi parlamenter sistemin devamı.
Gün gelir, BDP ile AK Parti anayasa değişikliği için baş başa kalırsa, bu ittifaktan, "yerel yönetimlerin güçlendirilmesi" karşılığında "Başkanlık sistemi" çıkmaz mı?
Dinlediklerimden anladığım kadarıyla çıkabilir.
Gültan Kışanak'ın gözüyle baktığımızda, CHP'ye eleştiri var: "CHP, AK Parti'yi terörle pazarlık yapıyor diye suçlamakta. Oysa sorunu nasıl çözebiliriz diye alternatifler üretmesi gerekir. Anayasa Komisyonu'nda CHP ve MHP'nin tutumu, vatandaşlık tanımında bile kilitlenmeye yol açtı. CHP, 'Türk' kelimesinin anayasada korunması için ısrarlı. Bu parti, yerel yönetim reformuna bile bölücülük diyor. Halbuki Kılıçdaroğlu Kürtlerin yanında durup, demokratikleşme çabalarını desteklemeli. Bizi AK Parti'yle karşı karşıya bırakmamalı; yanımızda yer almalı. CHP, barış sürecini siyasi malzeme yaparsa, çözümü zorlaştırır. Ayrıca, böyle bir söylem, ulusalcı damarı besliyor; ona güç katıyor."
CHP'nin çözüm sürecinde BDP'yle birlikte hareket etmesi, barışa varmak için önemli. Kaldı ki, Başkanlık sistemi zararlı bulunuyorsa, CHP, sahayı terk ederek ve sadece AK Parti'nin ak dediğine kara diyerek olumsuz gelişmeleri engelleyemez.