İnsan Hakları Alt Komisyonu'ndan geçen Uludere raporu, kimseyi tatmin etmedi. Koordinasyon kopukluğundan söz ediliyor. Acaba raporda, "İstihbaratı kim verdi? Kime verdi? Bu istihbarat nasıl değerlendirildi?
Kim bombalama kararı aldı?" gibi bilgiler bulunacak mı?
İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişlerinin 28 Şubat 2012 tarihli bir öninceleme raporu mevcut. Nedense ağır suçlamalarla dolu olan bu rapor, kamuoyuyla paylaşılmadı.
Bölük pörçük gazetelere yansıdı. Son grup toplantısında Kemal Kılıçdaroğlu, Mülkiye Başmüfettişlerinin o raporundan söz ederek, muhtevasını bir bir sıraladı.
Ne diyordu rapor:
28 Aralık 2011'de gece düzenlenen hava saldırısında ölen 34 kişi mazot taşıyan kaçakçılardır. Hiçbiri örgüt mensubu değil.
En yakın askeri üs 5 kilometre mesafede olduğu için, ona yönelik bir eylem planlandığı düşünülemez.
Yavaş seyreden bu gruba karşı acil bir müdahale gereksizdi.
İnsansız Hava Aracı'ndan (İHA) ilk görüntü 17.20'de alındı. İlk bomba 21.39'da atıldı. 4 saat 19 dakika zaman aralığı mevcut. Ayrıca, grup, sınırın sıfır noktasına vardıktan sonra 40 dakika bekledi. Bu süre zarfında kişiler hakkında daha teferruatlı bilgi edinilebilirdi.
Top atışlarına rağmen, gruptakilerin sınıra doğru ilerlemesi, saklanmamaları ya da dağılmamaları, teröristin sergileyeceği bir tavır değildir.
CHP milletvekili İsa Gök ise, kaçakçı grubun içinde PKK'lı Fehman Hüseyin'in saklandığı bilgisi alındığı için bombalamanın yapıldığını anlattı.
Gerçekten böyle bir bilgi verildi mi?
Ne zaman ve kim bu bilgiyi verdi?
MİT, olay günü (28 Aralık 2011'de) askerlerle irtibat kurulmadığını söylüyor.
Mülkiye Başmüfettişlerinin raporuna göre, 27 Aralık 2011 ilâ 28 Aralık 2011 arasında 7 adet MİT kaynaklı istihbarat bilgisi Genelkurmay'a ulaşmış. Bu istihbarat bilgilerinde
Fehman Hüseyin'in sınır bölgesine yakın bir yerde olduğu, sınırı geçip saldırıda bulunabileceği hususları yer alıyormuş. Hem Müfettiş raporuna, hem MİT'in açıklamalarına göre, istihbarat teşkilâtımız İsa Gök'ün iddiasının aksine, o grubun içinde Fehman Hüseyin'in bulunduğu malûmatını vermemiş. (Mehmet Baransu bunun aksini iddia ediyor. 28 Aralık 2011'de MİT'ten ilgililere şöyle bir mesaj gittiğini ileri sürüyor: "Kestirme cihazlarından elde edilen yer tespit bilgilerine göre, Fehman Hüseyin'in sınırdaki kalabalık grup içinde olduğu değerlendirilmiştir.") Genelkurmay Başkanlığı, TBMM Uludere Alt Komisyonu'na gönderdiği yazıda, olay öncesi alınan istihbaratın tamamen milli kaynaklardan elde edildiğini açıkladı: "Bölgede hareketliliğin arttığını, PKK'nın Günyazı ve Ortasu köylerine eleman gönderdiğini, Haftanin bölgesinde çok sayıda teröristin toplandığını, bunların Uludere sınır hattındaki karakol ve üs bölgelerine karşı eylem arayışı içinde olduklarını" belirten değişik kurumlardan istihbarat ve duyumlar alınmış. Anlaşılıyor ki, bu istihbarat sebebiyle vur emrini veren kişi ya da kişiler, karşılarında köylüler değil, teröristler var diye düşünmüş.
"Devlet kasten adam öldürdü" demek insafsızlık. Ama bu kadar vatandaşımızı kaybettikten sonra, ihmal ya da yanlış değerlendirme sonucunda bile olsa, sorumlu mevkiinde bulunan hiç kimsenin kılına dokunulmaması, vicdanları tatmin etmiyor.