"Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı" diyor Yunus Emre. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik sürçü lisan etti; hemen salvolar başladı. Önce, ne dedi onu hatırlatalım: Ciner Medya Grubu Ankara Temsilcisi Muharrem Sarıkaya'nın, "Meclis olağanüstü çağrılsın" talebini değerlendirmesini istemesi üzerine şöyle konuştu: "Gerek olursa Meclis toplanabilir. Ama PKK bomba patlattı, bir yeri bastı, birkaç Mehmet'i şehit etti diye, her gün PKK'nın gündemi oluşturmasına müsaade etmeyiz."
Konuşmasından birkaç kelime cımbızla çekildi. Çelik'in şehitleri küçümsediği havası kamuoyuna pompalandı. Oysa Sarıkaya'ya verdiği demecin tümüne baktığınızda Çelik'in, PKK'nın gündemi belirlemesine izin verilmeyeceğini anlatmak istediği ortadaydı. Aklı başında kim şehitleri küçümseyebilir ki!
Madalyonun iki yüzü var. "Meclis toplansın, Türkiye'nin terör sorunu milli iradeyi temsil eden bu çatı altında görüşülsün" diyenler kendi zaviyelerinden haklı. Çünkü TBMM'de müşterek bir tavır belirlenebilir. Buna mukabil, "Böyle bir toplantı PKK'nın prim yapmasına vesile olur" düşüncesini seslendirenler de haklı. Zira Meclis toplandığı takdirde, PKK eylemleri adeta büyüteç altına alınacak ve "silâhlı propaganda" daha etkili bir biçimde gerçekleşmiş olacaktır.
Bu hususta herkes kendine göre haklı olsa dahi, Hüseyin Çelik'in şehitlerimizi küçümsediği iddiasını ortaya atan herkes haksız. Çelik, "Birkaç Mehmet şehit oldu" cümlesini sarf etmiştir. Fakat vurgu yapmak istediği temel nokta, PKK'nın peşine takılıp, Meclis'i toplamanın yanlışlığıdır.