Önce 13 Şubat 2012'de Hürriyet'te Şükrü Küçükşahin yazdı: "Hakan Fidan MİT Müsteşarı olunca, ziyaret ettiği önemli bir isim, ona, 'Gülen Cemaati devlette örgütleniyor' demiş. Fidan da, 'Paralel bir örgütlenmeye devlet içinde izin vermemek ana görevimiz' cevabını vermiş."
14 Şubat'ta da Vatan'da Bilal Çetin, aynı konuya temas etti: "Sorgulama krizinin öncesinde, Tayyip Erdoğan'a sunulan kritik bir dosyadan söz ediliyor. Rivayet o ki, bu dosya, bazı kritik birimlerdeki Cemaat örgütlenmesiyle ilgiliymiş..."
Bilal Çetin'e göre, hükümet, önümüzdeki haftalarda Emniyet müdürleri ile hâkim ve savcılar arasında, "Cemaatçi kadrolaşmayı"önlemek için büyük değişikliklere gidecekmiş.
Bir polis ya da savcının Cemaatçi olduğu nasıl anlaşılır? Herhalde, 28 Şubat'ta gördüğümüz gibi, okudukları gazetelere bakılıyor, görüştükleri insanlar inceleniyor. Bunun adı fişleme değil mi? Benim duyduğuma göre, Gülen'e yakın isimler bu konudaki bilgileri Erdoğan'a aktarmış. Erdoğan, böyle bir fişlemeden haberdar olmadığını onlara söylemiş. Bence de Erdoğan'ın MİT'in "Cemaatçi avına"çıktığından haberi yoktur. 28 Şubat'ın acılarını yaşayan bir siyaset adamı, fişlemeyi makûl karşılamaz. Belki de bütün bu yazılıp çizilenler dedikodudan ibaret. Bekleyip görelim.