Taziye ziyaretlerinde "Allah acınızı unutturmasın" derler. Bu cümle, "Daha büyük acı vermesin" anlamında sarf edilir. Türkiye'de son bir haftada önce 24 şehidimizi gözyaşları içinde uğurladık; ardından, hepimizi büyük üzüntüye sevk eden Van depremi geldi.
Çukurca baskını sonrası en anlamlı başlığı Posta atmıştı: "24 şehit, 74 milyon yaralı"
Bu defa da, Star gazetesi, kısa bir cümle ile yaşadığımız acı gerçeği ortaya koyuyor: "7.2 ile yıkıldık"
Demek 17 Ağustos 1999 depreminden gerektiği kadar ders alamamışız. İddiaya göre, yıkılan binalar arasında yeni inşaatlar da var. "Deprem değil, bina öldürür" lâfını defalarca duyduk. Ama bırakınız özel konutları, kamu binalarında bile büyük hasarlar meydana gelmiş. Meselâ, Van Devlet Hastanesi çatlaklar yüzünden tehlike yarattığı için, yaralıların bakımı başka yerde yapıldı. Oysa yapı denetimine ilişkin bir yasa çıkarılmıştı. Anlaşılıyor ki, kontroller iyi yürümedi. Aksaklığın, yapıyı denetleyecek firmayı, inşaatı gerçekleştiren şirketin seçmesinden kaynaklandığı belirtiliyor. Hal böyle olunca, "Şıracının şahitliğini bozacı" yapıyor. Kamunun da, kendi kendini denetlediği -daha doğrusu denetlemediği- belirtiliyor. Bir de, fukaralığın gözü kör olsun! Özellikle kırsal kesimde, vatandaş, sadece başını sokacak yer arama çabasında. Dolayısıyla, hiçbir özen göstermeden kerpiçten barınaklar inşa ediyor.
Öte yandan, 1999 depreminden alınan dersler de var. En azından, Kızılay'ın bölgeye eskisine göre daha süratle ve daha etkili şekilde müdahalesinden söz ediliyor. Ama, ne çıkar? Bad-el harab-ül Basra... Basra harap olduktan sonra...

Zeytinyağı Hasadı'nın en büyük sponsoru Anadolu Grubu'ydu. Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, başarılı bir girişimci. Grup, zeytinyağında önemli hamleler gerçekleştirdi. Önce Madra markasını satın aldı, sonra da Komili'yi. Böylece Kırlangıç'ın yanına, iki önemli isim daha katılmış oldu.

Nebil Özgentürk, eşi ve 2.5 aylık Arın. Arın ismini, Can Dündar koymuş. Alfabenin her harfine tekabül eden 29 isimlik bir listeyle hastaneye gelmiş. Özgentürk çifti, Arın'ı beğenmiş. Arın bebek, kâh güneşte, kâh rüzgârda, gece gündüz anne ve babasıyla birlikteydi; kimseye rahatsızlık vermedi.