Hakkâri Çukurca saldırısı, bizim zaaflarımızı bir kere daha anlamamıza yol açtı. Teröristler, ağır silâhlarla gelmişler. İddiaya göre bir hafta önce termal kameralar bunu tespit etmiş. Hatta eylül ayında, istihbarat birimleri Çukurca ilçesi Yapraklı köyünden, Cevizli ve Çeltik köylerine 6 katır üstünde bir uçak savar ile mühimmat torbalarının, kadın teröristler eşliğinde taşındığı bilgisini gerekli makamlara ulaştırmış.
Zaman gazetesinde okuduğum bu iddialar doğru mu, bilemiyorum. Alınan istihbarat hakkıyla değerlendirildi mi, yoksa üstüne gidildi de bir sonuca mı ulaşmadı? Bunu da sorgulayacak konumda değilim. Ama 200 civarında teröristin, 8 noktadan, geniş çaplı bir saldırı düzenlemesini de, makûl karşılayıp, "Sorumlular kim?" diye sormamak mümkün değil.
Uzun süre yazıldı, çizildi... İstihbarat elde edildikten sonra, operasyona dönüşmesi gecikiyor. Çünkü bölgedeki askeri birliğin operasyon izni alması için 7 ayrı makamdan geçmesi gerekiyor. Hiyerarşik bir hantallık söz konusu.

Dağlıca komutanı Onur Dirik, Zaman gazetesine konuştu ve 2007'de gerçekleşen baskının arka planını anlattı: "Saldırıdan 4 saat önce operasyon yapacaktık. Emir geldi iptal ettik. Ardından baskın yedik" dedi. (17 Ekim 2011/ Zaman)
Dağlıca'da baskından 28 gün önce teröristlerin olağanüstü hareketlilik içinde olduğu tespit ediliyor. Taburda, özel bir bölük oluşturularak, teröristlere yönelik bir baskın planlanıyor ama Dirik'in iddiasına göre, üst komutanlar operasyonu iptal ederek, bölüğü teröristlerin bulunduğu bölgenin tam tersi bir istikamete yönlendiriyorlar. Dirik, apoletleri söküldüğü için doğru konuşmuyor olabilir. Ama o günlerde gazetelere Dağlıca baskınındaki ihmalle ilgili bir başka iddia yansımıştı: "Baskından 9 gün önce teröristlerin bölgede hareket halinde olduğuna dair ivedi damgalı Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı raporu, Genelkurmay Başkanlığı'nın, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın, 2. Ordu Komutanlığı'nın istihbarat daireleri ile Dağlıca Tabur Komutanlığı'nın bağlı olduğu Hakkâri Dağ Komando Taburu'na ulaşmıştı. Rapor 12 Ekim 2007 tarihini taşıyordu. Baskın 21 Ekim 2007'de gerçekleşti."
İstihbarat noksanı mı var? Yoksa istihbarat alınıyor da, bürokratik hantallık yüzünden mi geç değerlendiriliyor? Ya da bir ihanetle mi karşı karşıyayız? Maalesef, her saldırıda bu gibi sorular beynime üşüşüyor ve vurgun yemişe dönüyorum.