Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ne kadar titiz davranırsa davransın, yaptığı atamalar, sürekli tartışılacaktır. Bu yüzden, rektör seçimini üniversitelere bırakmanın daha doğru bir çözüm olduğunu düşünüyorum. Bugünkü işleyişe göre, üniversite 6 isim belirliyor; YÖK 3'e düşürüyor; cumhurbaşkanı birini tercih ediyor. YÖK, bazen, üniversitede en çok oy almış adayı, cumhurbaşkanına sunulan listeye almayabiliyor. Bazen de, 3'üncü geleni birinci sıraya yükseltiliyor. Cumhurbaşkanı da, YÖK'ün teklifiyle bağlı değil. O da, dilerse, YÖK'ten gelen listede, sözgelimi 3'üncü sırada olan bir kişiyi rektör yapabiliyor. Nitekim son defa da böyle oldu. Kafkas Üniversitesi'nde en fazla oyu alan Prof. Dr. Abamüslüm Güven yerine, Gül YÖK'ün 1'inci sıraya koyduğu Prof. Dr. Sami Özcan'ı rektör seçti. Buna karşılık, YÖK'ün 2'nci sırada sunduğu Şener Komsuoğlu'nu Kocaeli Üniversitesi'ne ve gene YÖK'ün listesinde 2'nci sırada yer alan Orhan Şahin'i Gebze İleri Teknoloji Enstitüsü'ne rektör atadı. Oysa YÖK, Kocaeli Üniversitesi ve Gebze İleri Teknolojisi Enstitüsü için, "türbana özgürlük bildirisine" imza atan Nurettin Abut ile Bekir Aktaş'ı 1'inci sıra adayı olarak Çankaya'ya göndermişti. Cumhurbaşkanı, üniversitede en yüksek oyu alan Şener Komsuoğlu ve Orhan Şahin'i tercih etti. Tıpkı, Mersin Üniversitesi'ne atadığı Kemalettin Suha Aydın gibi. Aydın da, üniversitede en fazla oyu almasına rağmen, YÖK tarafından 3'üncü sıraya kaydırılmış, onun yerine Tuba Yelken liste başı yapılmıştı. Abdullah Gül, üniversite birincisi Aydın'ı seçti.