Deniz Baykal, Kemal Kılıçdaroğlu'na değil ama Genel Sekreter Önder Sav'a karşı bir mücadele başlatmış görünüyor. Malum, daha önce Genel Sekreter'in yetkilerini azaltan ve partide etkili Genel Başkanlıklar ihdas eden bir tüzük değişikliği gerçekleşmişti. Bu değişiklik, 22 Mayıs'ta toplanan Kurultay'da yürürlüğe girecekti. Ama Baykal'ın ayağı kaydırıldıktan sonra işler değişti. Divan Başkanlığı'na, söz konusu değişikliği erteleme önergesi verildi. Başkan, "Kabul edenler, etmeyenler... Kabul edilmiştir" diyerek önergeyi oylattı. Oysa tüzük, bir partinin anayasası. Öyle sıradan bir önergeyle değişikliğin ertelenmesi de mümkün olmasa gerek. Fakat Önder Sav yaptı ve oldu; o da yetkilerini muhafaza etti.
Baykal ve arkadaşları, partide iki başlı yönetimden yakınıyor. Genel Başkan'ın yanı sıra, Genel Sekreter çok yetkili. Örgüt ve para pul işlerinde karar onda. Birkaç örnek vermek gerekirse, deniliyor ki: Kılıçdaroğlu, referandum kampanyası için bir reklam firmasıyla anlaşmış, Önder Sav, pahalı diye reddetmiş. Örgütlere çok az para gönderilmiş. Son 10 ya da 20 gün kalana kadar broşür, afiş neviinden hiçbir malzeme gitmemiş... Duyunca bir yaşıma daha girdim! MYK'daki Genel Başkan Yardımcıları dahi havaalanına gitmek için partinin arabasını istese, Önder Sav'ın izni gerekiyormuş. Teşkilât başkanlarına, Teşkilâttan Sorumlu Genel Başkan yardımcısı dahi, Sav'ın izni olmadan talimat veremiyormuş.
CHP'nin il ve ilçelerinde de başkan yardımcıları yok. "Başkan, sekreter ve sayman" biçiminde bir örgütlenme söz konusu. Baykal, hem Genel Merkez'in, hem de teşkilâtın çağdaş Batı ülkelerine uyan bir biçimde yeniden düzenlenmesini talep ediyor.
Referandum yorumlanırken, "Genel Başkan Kılıçdaroğlu iyi çalıştı, teşkilât yan gelip yattı" denilmiyor mu? Para göndermezsen, malzeme yollamazsan, Genel Merkez'den denetlemezsen, nasıl çalışır? Teşkilât, Genel Sekreter Önder Sav'dan soruluyor da, neden bir noksan görülünce Sav'dan hesap sorulmuyor?
Tahmin ediyorum, Deniz Baykal'ın söylemek istediği şu: "% 42'yi başarı gibi gösterip, Genel Sekreter Önder Sav'ın başarısızlığının üzerini örtmeyin. Bu örgütlenme yapısı değiştirilemezse, 2011 seçimlerinde büyük bir hezimet yaşanır."
Bence, Kılıçdaroğlu Kurultay toplayıp, Önder Sav'ı diskalifiye edecek güçte değil şu anda. Harekete geçmek için 2011 seçimlerinde başarılı bir sonuca ulaşmayı bekliyordur. Deniz Baykal'ın dediğini yapıp Sav'ın yetkilerini seçim öncesinde sınırlasa dahi, seçim sonrasında Baykal'ın bu defa Genel Başkanlık yarışı için ortaya çıkmasını kim engelleyecek? Kılıçdaroğlu, Önder Sav'ı bertaraf etse de, etmese de, CHP'de bir genel başkanlık yarışı yaşanabilir. Şimdilik Baykal, Sav'ı hedef gösteriyor. Ya ikinci adım?