1994'te, Tayyip Erdoğan belediye başkanı olunca çok korkmuştum. Tipik bir "Beyaz Türk" tepkisi verdim. "İstanbul düştü" diye düşündüm. Ama farklı davrandım. Onları tanımaya çalıştım. Tanıdıkça sevdim; Erdoğan'ın İstanbul'daki icraatını takdir ettim. 28 Şubat sürecinde, dindarlara karşı "irtica hortluyor" paranoyası altında ve asker güdümünde yürütülen kampanya ise, beni çok rahatsız etti. Refah Partisi kitlesine daha da yaklaştım. Erbakan'ın bazı itici söylemlerinin arkasında çok değerli bir kitle olduğunu fark ettim. Vatansever, çalışkan, hayırsever, güzel insanlardı gördüklerim. Önceleri, birini tanıdıkça, "Herhalde siz farklısınız. Ya diğerleri?" diye kuşkuyla bakıyordum. Diğerlerini de tanıdım. Ve çarpık bir eğitimin zihnime çaktığı çivileri yavaş yavaş söktüm, özgür düşünmeye başladım. Ne korkum kaldı, ne de endişem. Aynısını sizlere de tavsiye ederim.