Evet nereden nereye... Tayyip Erdoğan, Beşar Esad'a "kardeşim" diye hitap ediyor. WOW Otel'deki iftar yemeğinde de aynı sıcak üslûp devam etti. Hem Esad, hem de Erdoğan işbirliğinden memnun görünüyorlardı. "Ortak kaderden, aynı düşmana karşı omuz omuza savaşmaktan, müşterek bir kültürü paylaşmaktan" söz edildi. Geçmişe dönük özeleştiri de yaptı Beşar Esad. Büyük güçlerin araya fitne ve düşmanlık soktuğunu söyledi: "Ama, bütün sorumluluğu onlara yıkamayız, bizim de hatalarımız var. Aramızdaki sorunları kendi kendimize çözmek yerine, yabancı devletlerden, bizi zaten sevmeyenlerden yardım aldık ve aile darmadağın oldu" demeyi ihmal etmedi.
Ortadoğu'da büyük problemler mevcut. Çünkü hem Müslüman devletler birbiriyle anlaşamıyor, hem de, yabancılar bir şekilde Ortadoğu'da hâkimiyet kurmak istiyor. Ve İsrail, çıbanbaşı olarak orada duruyor. Türkiye-Suriye stratejik ortaklığı, dünkü düşmanların bugün dost olabileceğine dair önemli bir örnek. Tayyip Erdoğan ve Beşar Esad, bu beraberliğin, bölünmüş Filistinlilere ve birbiriyle kavga eden Arap dünyasına ışık tutmasını istedi.

***
İftara çok değişik çevrelerden insanlar katılmıştı. Meselâ, Ajda Pekkan, alışılmadık bir konuktu. Ya da Reha Muhtar ve Güneri Civaoğlu. Reha Muhtar'la aynı masadaydım. Ona takıldım: "Tayyip Erdoğan'ın konuşmasını alkışlamıyorsun. Seni şimdi rapor edeceğim" dedim. Gülüştük. İbrahim Tatlıses de bizimle oturuyordu. O, hem Erdoğan'ı, hem de Esad'ı alkışlarıyla candan destekledi. Kürt açılımından sonra, Suriye'ye açılım da ona çok iyi gelmişti. Zaten, Beşar Esad'ı tanıyordu. Masasına gidip hem Esad'ı, hem de Erdoğan'ı selâmladı. Tatlıses, Kürt açılımı konusunda konuşmak istemedi. Mesleğiyle ilgili bir haber verdi: "Star'daki programımda insanları barıştıracağız; tabii arada, olayların gelişmesine uygun yanık türküler ve şarkılar da söyleyeceğim."
***
Baba Esad, PKK'nın yanındaydı; yandaşı gibi davranıyordu. Oğul Esad, PKK ile mücadelede Türkiye'nin stratejik ortağı. Yanlışlar görülünce, doğru yolu bulmak kolaylaşıyor. Ama biraz zaman gerekiyor.