Ergenekon meselesi, kimi zaman gazetecilik etiğinin unutulmasına yol açıyor. Hıncal Uluç'a katılıyorum. "Dalan cephaneliği" başlığı hiç doğru olmadı. Çünkü bir insanın arazisinden silâh ve mühimmat çıkması, mutlaka o kişinin bu işten sorumlu olduğu anlamına gelmez. Ama bazı meslektaşlarımız da, cephaneliği sıradan bir olay gibi göstermeye gayret ediyor. Hatta "Bu kadarcık silâh ve bombayla darbe yapılabilir mi?" diye soranlar bile var. Oysa ele geçirilen her lav silâhı, zırhlı bir arabayı delip geçecek ve hedefteki kişiyi öldürecek kabiliyete sahip. Keza C4 patlayıcılar da, çeşitli sabotajlarda kullanıldığı takdirde, memleketi büyük bir kargaşa içine sürükleyebilir. Tekrar hatırlatalım: Bu silâhların kullanılmasındaki amaç, darbe yapmak değil, darbeye zemin hazırlamak; cumhuriyeti korunacak ve kollanacak hale düşürmek.
Lâkin cephaneliği, alelacele Bedrettin Dalan'a yamamak da yanlış. Hele, dünkü Yeni Şafak! Bir telefon konuşmasından söz ediyor ve operasyonun bu konuşmaya istinaden başladığını iddia ediyor. Nedir konuşma diye haberin içini okuduğumuzda, birbirinden farklı üç ayrı cümleyle karşılaşıyoruz:
- "Öldürüp öldürüp Poyrazköy'e gömüyorlar."
- "Adam öldürüp öldürüp gömüyorlar"
- "Adam öldürtüp, cesetleri Poyrazköy'deki arazisine gömüyor."
Eğer telefondaki konuşmada son cümle sarf edilmişse, (Adam öldürtüp, cesetleri Poyrazköy'deki arazisine gömüyor), burada bahsedilen kişi Dalan olabilir. Ama diğer iki cümle, başkalarını da kastedebilir.
Farklı hedefleri işaret eden değişik cümleleri aynı haberin içinde nasıl kullanabilirsiniz?