Dün, 23 Nisan'dı. Sadece çocuk bayramı değil, aynı zamanda Milli Egemenlik Bayramı. Çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi, 23 Nisan 1920'de açıldı.
Sevgili Atatürk, Tevfik Fikret'in "Kanun diye, kanun diye, kanun tepelendi" mısraında anlattığı gibi, kimileri, "Atatürk diye diye" senin ilkelerini ayaklar altına aldılar. Millet iradesini temsil eden parlamentoyu, kaç kere hiçe saydılar. En son, 2007'de, Meclis'e cumhurbaşkanını seçtirmemek için ellerinden geleni yaptılar. Muhtıralar yayınladılar, sokaklara döküldüler.
Sen Türkiye Cumhuriyeti'ni gençliğe emanet etmiştin. Halka ve gençliğe güvenmeyenler, vesayet rejiminin temellerini attılar. Sen milli mücadele döneminde, muhalif seslere rağmen, parlamentoyu açık tutarak, meşruiyetini TBMM'ye dayandırdın. Sözde hatırana sahip çıktığını söyleyenler ise, meşruiyeti, sivil-asker bürokrasinin onayında arıyorlar. Senin hedeflediğin çok sesli rejimi, vesayetçi oligarşik bir yapıya dönüştürmeye gayret ediyorlar. Sonunda bu çabalar bizi, Ergenekon ile de karşı karşıya getirdi. Neredeyse ülkemizi, bir dizi suikast ve cinayet kana bulamak üzereydi.
Sevgili Atatürk, merak etme, "Atatürk diye diye" felsefene ihanet edenler, köşeye kıstırıldı. İlk defa, darbecilerden hesap soruluyor. Artık kimse, cumhuriyetimizin temel nitelikleri arasında, hukukun üstünlüğünün ve demokrasinin de olduğunu kolay kolay unutamayacak.