Ergenekon iddianamesi açıldıkça, taşlar yerine oturuyor. Temel noktayı gözden kaçırmamak gerekir. Amaç, darbe yapmak ve laik cumhuriyeti tehdit altında göstererek bu darbeye zemin hazırlamak . Medya, işte bu noktada devreye giriyor. Dilimizde tüy bitti; "muhalefeti laiklik üzerinden ve rejim üzerinden yapmayın" diye çok uyardık. Çünkü laiklik üzerinden yapılan muhalefet, oy kazandırmıyor. Üstelik darbe heveslilerinin sepetine malzeme taşınmış oluyor. Ergenekon dosyasında yer alan bir olay çok çarpıcı. Milliyet gazetesi, 3 Ocak 2004'te, "Şeyhinin huzurunda" diye manşetten bir haber yayınlamıştı. Amacı, Meclis'te asılı duran Mareşal kıyafetli Atatürk'ün resmine itiraz ettiği için, AK Partili Hüsrev Kutlu'yu karalamaktı . Darbe dosyasından anlaşılıyor ki, Ramazan ayında, Adıyaman Menzil Grubu'ndan Feyzettin Erol'un verdiği iftar yemeğine katılan Hüsrev Kutlu ve 6 milletvekilinin fotoğrafları, gizli kamerayla çekilmiş ve -Hüsrev Kutlu olayı patlak verince- Milliyet'e servis yapılmış. Fotoğrafın üzerinde bir de "Özel Haber" yazmaz mı! Aynı fotoğrafların, Org. Şener Eruygur ve Org. Hurşit Tolon'da bulunduğu iddianamede belirtiliyor: "19 sayfadan oluşan gizli ibareli power point sunumunda, Adıyaman Menzil Grubu'ndan Feyzettin E.'nin verdiği belirtilen iftar yemeğine AKP milletvekillerinin de katıldığı, ilgili gizli çekim görüntülerinin olduğu değerlendirilen fotoğrafların yer aldığı..."
İftar 18 Kasım 2003'te yapılmış. Darbe hazırlıkları içinde olan asker, bir münasip zaman beklemiş, Hüsrev Kutlu, Atatürk'ün Mareşal kıyafetli fotoğrafının Meclis'te asılı durmasına itiraz edince, beklenen ortam oluşmuş ve fotoğraflar Milliyet gazetesinin yöneticilerine gönderilmiş.
Arkadaşlarımız, mutlaka habercilik dürtüsüyle böyle olayları manşete taşımışlardır fakat bugün anlaşılıyor ki, fena halde "kullanılmışlar."