İkinci iddianame, Özden Örnek'in günlüklerinden öğrendiğimiz bilgiyi daha somut bir biçimde ortaya koyuyor. 2003-2004'te, Komuta Heyeti (Aytaç Yalman, Şener Eruygur, Özden Örnek, İbrahim Fırtına), AK Parti'yi devirmek üzere, iç içe geçen darbe planları yapmıştı. Hilmi Özkök, buna direndiği için, emir komuta zinciri kırıldı ve başarıya ulaşılamadı.
"Özkök farkı" dememizin sebebi, 1970'lerin Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç'ı hatırlamamız. O yıllarda da, genç subaylar, Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur ve Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Güler yönetiminde, darbeye hazırlanıyorlardı. Memduh Tağmaç, onlarla uzlaşmadı. Dolayısıyla 9 Mart darbesi engellendi. Ama Tağmaç, ne darbecilerin yargılanmasına yeşil ışık yaktı, ne de meşru hükûmetin sürmesine. Bir muhtıra ile Demirel hükûmeti devrildi; sanıklar, Sıkıyönetim Mahkemelerinde beraat ettirildi. Çünkü işin ucu, Faruk Gürler'e ve Muhsin Batur'a uzanacaktı.
Ama Hilmi Özkök ne yaptı? Altını tutabilmek için muhtıra mı verdi? Hayır... Ya şimdi nasıl davranıyor? Bir darbeyi önlemiş olmasına rağmen, sivil mahkemeye hesap vermeye hazır olduğunu beyan ediyor. "Beni tanık, ya da sanık olarak davet edebilirsiniz" diyor.
Sivil mahkeme, darbecileri yargılıyor; Türkiye'de bir devrim yaşanıyor.