Önümüzdeki pazartesi akşamı sahura kalkacağız. Hayatımızda yeni bir sayfa açma şansımız var. Tövbe edebilmek, yola yeniden girebilmek için henüz geç olmadığını anlamak için yeni bir dönem başlıyor.
Hicretten 1.5 yıl sonra Ramazan orucu farz kılındı. Bakara Suresi'nin 183. ayeti bunu haber veriyor.
Bir sonraki ayette ise (Bakara 185) bu ayda Kuran-ı Kerim'in indiği açıklanır. Müminlere ramazan orucu emredilir.
Kim Ramazan'a kalkarsa
Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurur: "Kim Ramazan ayına inanarak ve sevabını Allah'tan bekleyerek oruç tutarsa geçmiş günahları affedilir."
Tabii ki Ramazan sadece oruç değildir. Teravih namazı, gündüzleri Kuran-ı Kerim okumak geceleri tespih çekmek, zekâtı vermek, günahlara tövbe, bol bol sadaka dağıtmak, Ramazan'ın sürekli ibadetlerinden olmalıdır.
Nasıl bir oruç?
Nice insan var ki oruçları sadece aç kalmak ve susuz kalmaktır. Oruçlarından hiçbir sevap bulamazlar. Bunlar oruç tutmalarına rağmen başkasının hakkını yiyenlerdir. Haksızlık yapanlardır. Başkasına hakaret eden ve küçümseyenlerdir. Yani orucu sadece yemekten uzak durmak olarak görenlerdir. Halbuki kişi kalbiyle, gözüyle, eliyle, ayağıyla, aklıyla oruç tutmadıkça gerçek oruç tutmuş olamaz. Kalbinden buğzu kaldıramayan kulaklarıyla dedikodu ve haram sözleri dinlemeye devam eden, gözleriyle harama kayan, elleriyle eziyet eden, ayaklarıyla harama koşan, zihninde günahı aşamayan kişinin orucu kabul edilen oruç değil elbette.
Cennet kapıları açılır
Ramazan günlerinde cennet kapıları açılır ve şeytanlar zincirlenir. (Buhari, Savm, 7)
Kişiyi günaha itecek zemin ortadan kaldırılır. Aksine güzelliğe, sevaba itecek şartlar kolaylaştırılır. Yeter ki insan Rabbiyle olan bağını koparmasın. Ümitsizliğe savrulmasın. Kendini kaybedenlerden sanmasın.
***
Peygamberimiz nelerden hoşlanmazdı?
HEPİMİZİN korkuları vardır. Ürktüğümüz, olmasın diye içimizden dualarla önünü kesmeye çalıştığımız ürküntülerimiz vardır.
Bazen başarırız. Belki de takdir öyle uygun görür. Bazen bize rağmen, dualarımıza rağmen endişelerimizi aşamayız. Tabii ki bütün bu noktalarda tek sığınağımız, dualarımızda yöneleceğimiz yer ve makam yüce Rabb'imizdir. Ondan gayri kimin gücü yeter, güç yetirilemeyen şeylere.
Bu satırları okuduğumuzda hangi endişe ve korkular sakınılması gereken haklı korkulardır, hangileri ise boş endişelerdir diye düşünmüşsünüzdür. Aslında herkesin kendisine ait özel korku ve endişeleri olabilir. Bunların bir kısmı hepimiz için genel olan korkulardır. Bir kısmı ise kişiye göre değişen özel korkulardır.
* * *
Dini hayatımızla ilgili sırları belirleyen Peygamberimiz de yaşamı boyunca bazı endişelerden yüce Allah'a sığınmıştır. O, korkularından güvende olmaya, emin olmaya gayret ederdi. Bunu yaparken "Allah'ım, falan veya filanca şeyden sana sığınırım" diyerek endişelerini sıralardı.
İşte bu haftaki yazımızda Peygamberimizin kendi sözlerinden, Allah'a sığındığı hususları paylaşmak istedim. Onun için de yukarıdaki satırları yazdım. Bakalım Efendimiz, nelerden Allah'a sığınırmış.
1- Allah'ım! Hazineleri senin kudretinde olan her türlü hayrı isterim ve hazineleri senin kudretinde olan her şerden sana sığınırım. (Hâkim)
Peygamberimizin bu yalvarışı, az cümleyle çok şey anlattığı en güzel yakarışlardandır. Öyle ya, her türlü iyilik de, kötülük de yüce Allah'ın izniyle değil mi? Öyleyse bilmediğimiz her kötülükten O'na sığınmak ve sınırlarını bilmediğimiz her iyilik için de O'na yönelmek en doğru olanı değil mi? Şunu da belirtelim. Allah şerri yaratır, ama şerrin kullanılmasından razı olmaz. İyiliği de yaratır ama iyiliğin kullanılmasından razı olur.
2- Allah'ım! Kötü günden, kötü geceden, kötü saatten, kötü arkadaştan, evimin yakınındaki kötü komşudan sana sığınırım. (Tabarani)
Günün ve gecenin bizatihi kötüsü olmaz. Ama gelecek gece veya gündüzlerin hangisinin kötü şeylere gebe olduğunu sadece yüce Allah bilir. Peygamberimiz bu anlamda gece ve gündüzün şerrinden Allah'a sığınmıştır.
3- Allah'ım! Hilekâr dosttan sana sığınırım. O (sözde) dost ki, bana dost bakışıyla bakar! Halbuki kalbiyle her an beni kontrol eder. Benim iyi bir iş yaptığımı görürse onu örter. Benim kötü bir işimi ve hatamı görürse hemen etrafa yayar.
Dostlar üç türlüymüş. Birincisi gerçek vefalı dost: İyi ve kötü günde yanınızda olur, siz yüceldiğinizde sevinir, düştüğünüzde üzülür. İkincisi, menfaat için yanınızda olan dosttur: Vefasızdır. Siz iyi olduğunuzda yanınızdadır, düştüğünüzde uzağınızdadır. Üçüncüsü ise yukarıdaki hadiste anlatılan dosttur: Hilekârdır, münafık ruhludur.
4- Allah'ım! Faydasız ilimden, kabul olmayan amelden, karşılık görmeyen duadan sana sığınırım. (Müslim, Zikr, 73; Ebu Davut, Vitr, 32; Nesai, Daavat, 68; Nesai, İstiaze,13; Müsned, ibn Hibban, Hâkim)
İhlas, yani takva olmazsa gerçek ilmin de, amelin de, duanın da fayda sağlaması mümkün değildir. Bir de faydasız olan ama bazılarınca ilim olarak tarif edilen sihir, kehanet ve büyücülük gibi uğraşlar vardır. Bunlardan da Allah'a sığınmak lazım.
5- Allah'ım! Fakir düşmekten, yoksulluktan, zillete düşmekten sana sığınırım. Allah'ım başkasına zulmetmekten ve başkası tarafından zulme uğramaktan da sana sığınırım. (Ebu Davut, Vitr, 32; Nesai, İstiaze, 14; İbn Mace, Dua, 3; Ahmed, Müsned,2/305)
Hz. Peygamber, zengin değildi. Bazen üç ay boyunca evinde çorba pişmezdi. Yamalı elbise giydiği olurdu. Ama fakirliği övmezdi. Belki, başkasının hakkını yiyerek zengin olmak yerine fakirlik daha iyidir derdi. Bu nedenle de başkasına muhtaç olacak seviyedeki fakirlikten Allah'a sığınacak kadar kaçınırdı
***
6- Allah'ım! Beni -gözümü açıp kapatacak kadar- kısa bir an bile nefsimle baş başa bırakma. Bana verdiğin iyi şeyleri benden geri alma.
Ne kadar manidar değil mi! Yüce Rabbimizin gönderdiği elçi. Son peygamber. Ama içimizden biri. Bizim gibi, bize yakın, bizim endişelerimizi taşıyan biri. Allah'ın kulu ve elçisi. Ne kadar da açık, yalın ve temiz. Nefsinize güvenmeyin. Heva ve heveslerinize aldanmayın. Boş kuruntular peşinde koşmayın. Sonu belli olan bir hayat için kendinizi yitirmeyin. Bakın ben bile, ben Muhammed bile nefsimin kötü arzularından Allah'a sığınıyorum. Onun bu duayla anlattığı bu aslında. Sığınağını kaybetmiş, korkunç yıldırımların, şimşek ve afetlerin sağanağı altında sırılsıklam olmuş ve hatta ümidini yitirmiş çağımız insanına bundan daha güzel yol gösterici olabilir mi?
Evet, bazen insan, sislerin içinde yönünü kaybediyor. Duman gözünü bürüyor. Günahlar dengesini bozuyor. İşte o an "Allah'ım! Sana Peygamberimizin sığındığı gibi sığınırım" demekten başka çare var mı?
Hz. Adem neden kurtulmuştur?
1- Hatasını itiraf etmekle.
2- Pişmanlık duymakla.
3- Nefsini kötülemekle.
4- Tövbeye devam etmekle.
5- Rahmetten ümidini kesmemekle.
Şeytan neden dolayı kovulmuştur?
1- Yüce Allah'ın emrini tartışmakla.
2- Günahını itiraf etmemekten dolayı.
3- Pişmanlık duymamaktan dolayı.
4- Kendini kötülememekten dolayı.
5- Rahmetten ümidini kesmekle ve büyüklenmekten vazgeçmemekle.
Hz. Peygamber'in (s.a.v.) duası "
Allah'ım! Sen benim Rabbimsin! Senden başka hiçbir ilah yoktur. Beni Sen yarattın. Ben Senin kulunum. Gücüm yettiği kadarıyla senin yolundayım. Yaptığım fenalıkların şerrinden Sana sığınırım. Üzerimde olan nimetlerini itiraf ederim. Günahımı da itiraf ederim. Beni bağışla; çünkü Senden başka hiçbir kimse günahları affedemez.
NOT: Ramazan ayında ATV'deyiz. Hem iftar ve hem de sahurda Sultanahmet Meydanı'ndan programımız canlı olarak yayınlanacak. Sorularınızı (www. nihathatipoglu.com) ve (twitter.com/nihatipoglu) hesaplarımızdan bizlere ulaştırabilirsiniz.
***
Hz. Ali'nin devlet başkanı seçildiğinde halka ilk söyledikleri
Hz. Ali halife seçildiğinde minbere çıkarak Allah'a hamdu senalar ettikten sonra şunları söyledi: "Allah'ü Teala bizler için yol gösterici iyi ile kötüyü açıklayıp bunları birbirinden ayıran bir kitap indirmiştir. O halde siz iyilikleri ve hayrı alıp kötülüklerden ve şerden vazgeçiniz. O'nun farz kıldığı namazları eda ederseniz, Allah da sizi cennetine koyar. Allah'ü Teala herkesçe bilinen bazı haramlar ve yasaklar koymuştur. Müslümanların canına ve malına yapılacak saldırı ise bu haramların başı ve en şiddetlisi kılınmıştır.
Allah'ü Teala Müslümanları ihlas ve tevhidle birbirlerine bağlamıştır. Müslüman, diğer insanların elinden ve dilinden selamette olduğu kimse demektir. Hak etmediği sürece bir Müslüman'a eziyet etmek helal değildir. İnsanlara yardımcı olunuz. Özellikle de içinizden ölen kimselere yardım ediniz. Sizden önce gidenlerin (ölenlerin) sizi peşlerinden sürükledikleri ve sizden sonrakilerin de ileriye doğru ittikleri ölüm için hazırlıkta bulununuz.
Ey insanlar! Kulları, beldeleri ve tüm mahlukları hakkında Allah'tan korkunuz şunu biliniz ki, üzerinde bulunduğunuz topraktan ve hayvanlardan dahi sorulacaksınız. Allah'a itaat ediniz, isyan etmeyiniz. İyi bir şey gördüğünüzde ona yapışınız. Kötü şeyler gördüğünüzdeyse onu bırakınız. Yeryüzünde sayıca az ve güçsüz olduğunuz devirleri asla unutmayınız!" (Taberi)