Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NİHAT HATİPOĞLU

Ahiretine sen karar verseydin

Berat kandilini karşılıyoruz. Pazarı pazartesiye bağlayan gece Berat kandili.
Ramazandan önceki son kandil. 15 gün sonra ramazana "hoş geldin" diyeceğiz. Muhteşem bir manevi atmosferin içinde kendimizi bulacağız.
Ramazandan önceki son durak bu kandildir. Bu kandilde bütün hayatımızın muhasebesini yapmalıyız. Geçen sene ibadet karnemiz nasıldı. Yüce Allah'ı razı edebildik mi? Kendi halimize baktığımızda "vicdanen" rahat mıyız? Yoksa eksiklerimiz, gevşekliğimiz devam mı etti?
Bildiğiniz gibi bu kandilde, her birimizin bir yıllık geleceği meleklere bildirilir. Bu yıl içinde ölecekler meleklerce bilinir. Kimin ne yapacağı, hangi yere ne kadar yağmur yağacağı, ne kadar ürün çıkacağı gibi bütün tabiat bilgileri meleklere aktarılır.
Bir an için "Tulu'l Emel" (Sonsuz ve sınırsız aç gözlülük ve beklenti) hastalığından sıyrılıp dünyamızı sorgulayalım. Gideceğimiz yeri biz belirleseydik acaba cennete mi cehenneme mi karar verirdik? Nereyi hak ediyoruz. Nimeti, Allah'ın lütfunu, cennetini hak ediyor muyuz?
Yoksa ateşi, azabı, huzurdan kovuluşu mu hak ediyoruz. Vicdanınıza danışın. Adilce karar verin. İnanınız ki yüzde doksanımız cenneti hak etmiyoruz. Öyle değil mi? Nice kalp kırdık, nice beddua aldık, nice dedikodu yaptık, nice gönül yıktık, nice günah işledik, nice haram yedik nice güzelliği çiğnedik... Bu kadar kötü bir karnemiz varken sizce cenneti hak ediyor muyuz?
Bütün bir ömür dışarıdan gelecek tehlikeleri beklerken anladım ki, en büyük düşmanım içerdeymiş. Kapımda bekleyen nefsimden büyük düşmanım yokmuş diyen Allah dostu doğruyu söylüyordu. Herkesi cehennem ehli bellerken kendini cennetin firdevsine layık gören kişiler acep sandıklarına mı varacaklar, yoksa hesaba katılmadık şeylerle mi karşılaşıp hesap verecekler.

Ne kadar güzelsin Rabbim
Kuşların sesini dinliyor musunuz? Ağaçlar çiçekler ve otlarla kaplı yemyeşil bir alana girdiğinizde bir an için gözlerinizi kapatıp dinleyin. Muhteşem bir ses ahengini duyacaksınız. Kuşların, böceklerin sesini.
Güneşe bakın batarken. Nasıl pembemsi veya kıpkızıl bir renk aldığına bakın. Veya gözlerinizi yeşilin yüzlerce tonuna çevirin. Denizin içindeki milyonlarca balık türünü düşünün. Denizin derinliklerindeki manzarayı düşünün.
Şu yürüyen kız, ya şu yürüyen çocuk, yaşlı, genç, şu ağlayan, gülen, koşuşturan, düşünen, tedavi olan, uyuyan, yemek yiyen veya başka iş yapan 6 milyar insanın her birinin dünyasını düşünün. Hepsini idare eden sadece 'O', Yüce Rabbim.
O, her şeyin ayrıntısını biliyor. Bir anda trilyonlarca hadiseyi idare ediyor. Ne kadar büyük bir güç. Kâinatı düşünün, ne kadar güzel, ne kadar muhteşem. Bu denli ayrıntılı, bu denli düzenli, bu denli karmaşık. Bütün bunları idare eden sadece 'O'. Biz iki olayı idare edemezken, yaratılanı yaratan ve sonra insanı, cinleri, melekleri, gökleri, yerleri hatta toprağın altındaki böceğin rızkını bile idare eden sadece 'O'.
Düşündüm de bütün bunları yaratan ve idare eden Yüce Rabbim acaba ne kadar güzeldir. Onun için öyle dedim. Kim bilir 'Ne kadar güzelsin Rabbim.'

Onların yanında ben vardım
Bir gün Hz. Ali'ye soruyorlardı. Diyorlardı ki "ey büyük imam! Döneminizde siyasi çalkantılar ve silahlı mücadele çoktur. Kaos fazladır. Çetin işlerle boğuştun. Halbuki ilk iki halife Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer zamanında ortalık bu kadar dalgalı değildi. Sebebi nedir?"
Hz. Ali, o hikmet dolu bakışlarını soru sorana çevirip şöyle cevap verecektir: Doğru diyorsun. İlk iki halifenin zamanında onların yanında benim gibi insanlar vardı. Danışır öyle karar verirlerdi.
Benim zamanımda ise sizin gibi insanlar var. Ben sizin neyinize danışayım.

Hakiki Müslüman'ı özledik
Kimliğinde "dini İslam" yazan herkes elbette ki Müslüman'dır. Şehadet kelimesini getiren herkes de Müslüman'dır. Kimliğindeki beyana ve Müslüman olmanın gereğine iman etmesi koşuluyla. Bu arada sahtekâr olanı da, her türlü günahı meşru göstereni de "ben Müslüman'ım" diyor. Dinin içinde olduğunu zannedip bir anda dışına çıkan da öyle zannediyor. Dinini dert edinmeyen de kendini Müslüman zannediyor. Müslüman olmak veya Müslümanlığa girmek kolay ama, orada kalmak sorumluluk ister, ciddiyet ister, hassasiyet ister. Allah beni yarattı ama bundan sonraki hayatıma dokunmasın kanaati kişiyi dinden çıkarır. Neye dokunup dokunmayacağına O karar verir. Bizim keyfimiz veya temennilerimiz. Onun için Rabbımız, Siz Allah'a din mi öğretiyorsunuz buyurarak bizi silkeler. O zaman şu sorunun cevabını beraberce arayalım:
Samimi olan ve gıpta ile bakılan Müslüman kimdir?
Samimi, sadık, kamil ve salih olan Müslüman'ın özellikleri şöyledir:
Allah'a, Peygamberine ve Kuran'a iman eder. İman prensiplerini tartışmaz.
İnsan bozmaz, kâinatı bozmaz, tahrip etmez. Düzeltir.
Başkasının ıstırabıyla dertlenir.
Komşusuna, çevresine iyi davranır. Yere çöp atarken bile utanır.
İyilik yapanın iyiliğini unutmaz.
Vefalıdır.
Kavgacı değildir.
Dinini satmaz.
Kardeşini harcatmaz. Zor günde yalnız bırakmaz.
Mazlumun yanında yer alır. Mağdura el-ayak olur.
Alın terini fakirle paylaşır.
Adildir. Hakkın yanındadır. Hesabının her yerinde Rabbı vardır.
Ahirete hazırlanır. Çevresini ahirete hazırlar.
Perjmürde, gayesiz, duygusuz, eroinman, asalak, hantal, renksiz, kimliksiz, kişiliksiz, ben merkezci tepkisiz olmaz.
Namazını kılar, zekâtını verir, fakiri gözetir.
Yetimi, yoksulu, yaşlıyı, düşmüşü, düşkünü, yolcuyu, ayağı kaymış olanı, iflas etmiş olanı, borçluyu göz ardı etmez.
Kimsenin parasına, emeğine göz dikmez.
Kuran'daki bir emri tartışmaz. Allah'la tartışmaz.
İftira atmaz, lekelemez.
Ticaretinde samimidir, dürüsttür. Sözünü yerine getirir.
Emanete ihanet etmez.
Diğer ülkelerdeki Müslümanların halleriyle hallenir.
İçki içmez, kumar oynamaz, zinaya yanaşmaz.
Bu günahlardan birine düşmüşse acilen Tevbe eder. Utanır. Rabbin dergâhına sığınır.
Köleliği kabul etmez.
Dünyadaki boş ideolojilerin, kılıksız düşüncelerin, terörün, terörizmin, kaosun, özgürlük adı altında her kutsalı reddeden hastalıklı rüzgârın arkasına savrulmaz.
Bir çöp yığınına gözyaşı dökerken; savaşlarda katledilen çocuklara masum canlara, yıkılan ailelere, insanlığı tahrip eden milyonlarca ton füzelere, kirletilen denize, yakılan ormanlara, sahipsiz çocuklara, inancından ötürü horlanan insanlara duyarsız kalmaz.
Kısacası bugün sağ olsaydı şayet Hz. Peygamber (s.a.v.) ne yapacaksa aynı şeyleri yapardı. Onun kavgasını verir onun için direnirdi.

NOT: Pazarı pazartesiye bağlayan gece Berat Kandili'dir. O gece inşallah ATV'de kandil özel programımız var. Bütün okuyucularımı kandil özel programı için ekran başına bekliyorum. Hep beraber amin diyelim. Hatimlerimizin duasını yapalım. Bu arada ramazan ayında iftar ve sahurda ATV'de olacağımı da hatırlatmış olayım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA