İzmir'in merkezinde, yıllardır yanıtsız gizemli bir 'soru işareti' gibi varlığını koruyan Basmane Çukuru'yla ilgili, 15 Temmuz Cuma günü bir yazı kaleme almıştım.
Yeni Asır'ın başarılı muhabiri Murat Şahin'in de, bu çukurla ilgili tüm tarafların görüşlerini içeren dosyası, kentin hafızasına yeni bir dip not olarak düştü. Nasıl ki toplumlar, insanlar, 'siyasal rejimler' bile sürekli değişiyorsa; kentler de değişiyor. Elbette bu değişimler, bedeli ödenerek gerçekleşiyor. İzmir'in kentsel değişiminde de bir 'hukuk sorunu' haline gelen 'Basmane çukuru' ve benzeri örnekler, aslında değişememenin kanayan ciddi bir yarası gibi duruyor.
İzmir, kendisini evrensel düzeyde de dönüşüme taşıyabilecek büyük bir fırsat olan EXPO 2020 organizasyonunu düzenlemeye, aday adayı olmuş bir kent kimliğiyle, Basmane'de ıssızlaşmış o görüntüyü bir an önce, bir şekilde aşmak zorunda. BIE üyeleri, kendi göbeğindeki bir sorunu yıllardır çözememiş bir kente; aynı zamanda yaratıcılığı, yeni kent dönüşüm ufuklarını kışkırtan, evrensel fikir olimpiyatları düzeyindeki dev bir organizasyonu, emanet eder mi?
***
Önceki yazımda, temel çözüm yollarından birinin Basmane Çukuru'nun, Güçbirliği Holding'in mağduriyeti de giderilerek, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından hukuka uygun şekilde satın alınması, yeniden projelendirilmesi olduğunu vurgulamıştık. Aziz Kocaoğlu ise sonraki açıklamasında
'kamulaştırma' önerisinin, uygulamada ciddi zorluklarını belirterek, özetle en pratik çözüm yolunun
'1997 yılının imar planlarına' geri dönülmesi olduğuna dikkat çekmişti.
Önceki akşam Uluslararası İzmir Festivali kapsamında düzenlenen
Des Equilibres etkinliği öncesinde sohbet ettiğimiz İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu, bu görüşünü yineledi. Kocaoğlu'nun önerisi, ilk bakışta
'20 yıl öncesine dönmek' gibi algılansa da, özünde tüm tarafları, bir masada hukuk zemininde uzlaştırmaya yönelik, sahici bir adım olarak yorumlanabilir. Basmane Çukuru dosyası, yıllardır Kocaoğlu'nun masasının üzerinde duruyor.
"Bu sorunu hem belediyemizin ve genel olarak kamunun hem Güçbirliği ve EGS ortaklarının hem de kentin yararlarını gözeterek çözme amacındayız" diyor Kocaoğlu.
***
Bunun, kent ve mağdur olanlar yararına en pratik çözüm yolu da, Kocaoğlu'na göre 1997 öncesi imar planına dönmek; o planla, bugünkü plan arasındaki en temel fark ise Basmane'deki yapılaşmanın Kültürpark ile bağlantısı. Şu an gelinen noktada dava sürecinin sonu bekleniyor.
Dava sonrası, eğer Kocaoğlu'nun dediği gibi, 1997 öncesi planlara dönülebilirse, bu alanda opera, tiyatro, alışveriş merkezi, otoparktan oluşan eski projenin uygulanarak, bu tıkanıklığın ortadan kalkması mümkün olacak.
Güçbirliği tarafı, şimdilik buna yanaşır gibi durmuyor. Ama Aziz Kocaoğlu
'kimsenin mağdur olmamasını istiyoruz' yaklaşımını bu çerçevede koruyor. İzmir'in EXPO 2020 süreci yoğunlaşmadan, bu sorunun çözüleceğine inanıyorum. Çözülmeli. Kentin vicdanı, kamunun da, milyonlarca dolar harcayarak haksız yere ciddi bir kayba uğrayan tarafın da korunarak, sahici çözüm üretilmesinden yana.
Bu arada, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nden yeni bir haber fısıldayayım:
Yönetimde radikal değişikliklerle, yeniden yapılanan İzmir Büyükşehir Belediyesi, yeni organizasyonu ile önümüzdeki günlerde 3 günlük bir kampa giriyormuş.