Geçen yıl bir vesile ile yazmıştık da, TV'lere "haber konusu" olmuştu.
1980'den önce, Başbakan Ecevit'le gezideydik.
Gittiğimiz ilçede "tek otel vardı."
Gece "Yalçın Doğan'la aynı odadaydık.
***
"Direkt telefon, otomatik telefon" ne gezer?
"Otel santralini" çevirdik.
"Aradığımız numaraları" yazdırdık.
"Yıldırım, basın" diye de ekledik.
***
Hem
"yıldırım" ve hem de
"basın" öncelikli.
Ama bir saat geçti, iki saat geçti telefon bağlanmadı.
"Ne oldu, neden gecikti" diye
"köhne otelin, köhne santralini" aramak için telefonun ahizesini elimize aldık ki...
Karşımızda
"Başbakan Bülent Ecevit'in sesi."
Ecevit, Ankara ile, Devlet Bakanı Salih Yıldız ile
"çok önemli bir sorunu... Hükümet içindeki sarsıntıyı... Hangi bakanların istifa etmek üzere olduğunu" konuşuyor.
***
Yazmıştık
"olay olmuştu."
Ve herkes günlerce merak edip durmuştu.
"Telefonu derin devlet mi dinledi?.. MİT mi?.. Polis mi?" diye.
***
O günden bugüne... Görüntülü telefona...
Değişim
"başdöndürücü."