Diyap Sakallı yaz tatiline İzmir'e gelmiş. Lufthansa ile. "Gerisini" o anlatsın: - Uçak Alman, Fransız, Amerikalı dolu... Türk olarak iki çocuğum, eşim ve ben varız... Havaalanında pasaportunu gösteren geçti... Sıra bize gelince... Polis, pasaportlara baktı... Sonra nüfus cüzdanlarımızı istedi... İşte o anda kafam attı... Ne de olsa eski eylemciyiz ya.
***
Memur bey, nüfus cüzdanlarını göstermiyorum. - Yanınızda mı yok? - Hayır, cebimde... Ama göstermeyeceğim. - Neden? - Yabancı, pasaportunu gösterip, Türkiye'ye giriyor da, ben pasaportu gösterince kendi vatanıma neden giremiyorum? - Nüfus cüzdanını göstermezsen, seni geldiğin uçakla geri yollarım. - Gücün yetiyorsa yolla da göreyim... Ben Türk vatandaşıyım... Bu da pasaportum... Yabancının pasaportunu beğeniyorsun da, benimkini neden beğenmiyorsun? Ve kavga çıkmış. Müdürler gelmiş.
***
Diyap, sonra ne oldu? - Dediler ki, hakkında işlem yapacağız. - Sonra? - Ne isterseniz yapın dedim... Karakol, tutuklama bana vız gelir... Eski eylem günlerimi hatırladım... Direndim. - Sonra? - Dediler ki... Uzatma... Nüfus cüzdanını gösteriver... Veya, "nüfus cüzdanım yanımda yok" de... "Var ama göstermem" diye aksilik etme... Ben de dedim ki: "Vallahi de, billahi de nüfus cüzdanlarımız yanımda... Ama yabancıdan istemediğinizi, benden neden istiyorsunuz?.. Yabancıya 'buyrun, hoşgeldiniz' diye saygı gösterirken, bana neden hakaret ediyorsunuz?" - Sonra? - Sonra pes ettiler... Sen ne aksi adammışsın dediler... Ve ben de vatanıma girip, tatilimi yaptım.
***
Diyap, gerçekten sen aksi bir adam mısın? - Yok be baba... Gelmişiz 44 yaşına... Yabancı turist, ülkeme beş yüz euro bırakıp, dönüyor... Ben gelmişim, on beş bin euro bırakmaya... Doğduğum toprakta, ikinci sınıf insan muamelesi görünce, kendimi sandım 19 yaşındaki eylemci Diyap... Ve direnişi başlatıverdim işte.