Önce elektrik direğinde "hamam" yazısını gördük. Sonra "sokağın başında... Duvarda." Biz "Berlin'deki matbaa sahibi Türk'le... Samandağlı Diyap Sakallı ile" buluşacaktık. Onun "binasına" girdik. Baktık, binadaki işyerleri ile ilgili tabelalar arasında yine "Sultan Hamam" tabelası. Asansöre binip, üçüncü kata çıktık. Diyap Sakallı ile sohbet ettik. Ayrılırken sorduk: - Bu binada hamam mı var? - Evet... İkinci kat hamamdır... Türk hamamı... Berlin'de çok tutuluyor. - Kim açtı? - Benim baldız. - Adı? - Yasemin Taşev... Ailesi işçiymiş... Annesi öldü... Babası Türkiye'ye döndü. Yasemin 7 yaşından beri Almanya'da... Evliydi, ayrıldılar. - Hamam ne zaman açıldı? - 1999'da. - Hamam kaç euro? - 14 euro... Bu parayı veren isterse üç saat kalabilir. - Bütün gün açık mı? - Tabii... Bir gün erkeklere... Bir gün erkek, kadın karışık... Geri kalan beş gün sadece kadınlara... Karışık günlerde Türk kadınları da geliyor... Bazen, pala bıyıklı Türk erkekleri de... Çaktırmadan, Alman kadınlarını dikizliyorlar. Sonra Diyap "size bunları ne diye anlatıyorum" ki dedi: - Bizim baldızı arayalım... O anlatsın... Siz de hamama bir girin... Keselenin... Rahatlarsınız. Telefonu çevirdi, "baldız hanım dışarıdaydı." Ayrıca... O gün "Cumaydı... Hamama sadece kadınlar alınıyordu." Diyap başladı gülmeye: - Eeee, ne yapalım, şansınız yokmuş... Bugün Diyap'ın bıyıklı resmini çekmekle yetineceksiniz... Eğer bugün karışık gün olsaydı, asıl resmi hamamda çekerdiniz. - Diyap, sen karışık günlerde hamama gidiyor musun? - Gitmek mesele değil de... Baldız, bunu bizim hanıma söyleyince, haydi ayıkla pirincin taşını.