Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi'nde oynadığı dört maçtaki mücadelesi ile tam bir Avrupalı gibi sahadaydı. Maçlık performanslardan uzak belli bir disiplinin ve amacın takımı oldular. Bu görüntüdeki bir ekibin; yani Avrupa'yı sallayan F.Bahçe'nin, Milli Takımımızın omurgasını oluşturması da kaçınılmaz. 2002'de Dünya Üçüncüsü olurken veya 2000'de Avrupa'da ilk sekize girerken, Milli Takımımız, Galatasaray'ın iskeleti ve sistemiyle oynuyordu. Başarıları getiren de birlikte oynayan ve birbirine alışmış futbolculardı. Artık final anlamını taşıyan Norveç maçı öncesinde de aynı sistem Fenerbahçe üstünden kurulmalı ve Şampiyonlar Ligi'nin örnek takımıyla yeni bir döneme adım atılmalı. Fenerbahçe'nin PSV'yi yendiği son kadroda sadece üç yabancı var; Alex, Edu ve Roberto Carlos.
KAZIM'IN YERİNE DE HAMİT
Alan daraltmayı başarabilen, yardımlaşmayı üst düzeyde gerçekleştiren, belli bir model içinde hem savunmada, hem de hücumda üretici olan bu kadroya, dışarıdan üç üst düzey oyuncunun katılması ile birlikte Fatih Hoca'nın da kafası rahatlar, her oyuncuya nasıl oynatacağını anlatacağına, birkaç özel görev ile tedbirlerini alır. Belki Kazım'ın yerine Hamit de tercih edilebilir. Basit rakipleri karşısında tel tel dökülen A Milli Takımımız'ın, oynamama veya formsuzluk sorunları yüzünden randıman alamadığımız oyuncularından, bilinmez bir performans beklentisi içinde olacağımıza, Fenerbahçe'nin son kadrosunu güçlendirmeli ve ay-yıldızlı forma ile sahaya sürmeliyiz. Avrupa Şampiyonası öncesinde son viraja girilirken, en azından sahada nasıl oynayacağını bilen bir takımımız olur. Fatih Hoca'ya önerimiz budur.