Sahaya "büyü" bozmak için çıkan bir Fenerbahçe takımı vardı. Üçüncü dakikada gelen şok gol bile onları tedirgin etmedi. Beşiktaş'ın moralli başlangıcı, peşinden agresif baskıyı da getirdi. Orta sahayı kalabalık tutup yakın oynayarak, rakiplerinin büyük maçlardaki en önemli silahı olan tempoyu düşürdüler. Şutlar dışında etkilerini yok ettiler ama oyunun kontrolünü de, güzel kurdelalı bir hediye paketi ile Fenerbahçe'nin eline verdiler. Onlar da büyüye inanmış ve altı senedir tekrarlanan "mucizenin" peşine düşmüşlerdi. Deivid'in golüyle birlikte Fenerbahçe maçın hem "ağabeyi", hem de "gösteri merkezi" oldu. Ardı ardına net pozisyonlar buluyorlar, Gökhan Gönül ismindeki genç, herkese "harmandalı" oynatıyordu. Maç berabere gidiyor, tribünler ise derbi keyfini yudumluyorlardı.
EVRİMİN RENKLERİ DEĞİŞİYOR
Belki Tello'nun sakatlığından olacak Ertuğrul hoca kanatları bırakıp, hücum planını göbekten kurguladı. Özellikle rakibinin sağ kanadını hedef seçip, kalecisi Hakan'dan da degajlarını bu bölgeye kullanmasını istemişti. Bobo ile net gol şansları bulmalarına rağmen, şans meleğini sahaya indirtemediler.
Saracoğlu'nda bazı şeylerin sonu geliyor. Sezona farklı damgalar vuruluyor. Bu sezon Şampiyonlar Ligi çıkışı ile Avrupa kulvarına "ışık" getirdiler. Her maçı farklı oynuyor, ezber bozuyorlar. Stada gelen Beşiktaş'ın ise en büyük silahı 'altı senedir kaybetmemesi.'
Futbolun dününü değil, bugününü yaşayarak evrimin renklerini değiştiren kulüp oluyor Fenerbahçe
SIKINTILAR DA YOK DEĞİL
Bunlar rakiplerinde olmadığından maça gelen Fenerbahçe seyircisi de, sahada oynayan futbolcusu da kazanacağını bilerek koşuyor.
Bu tablo içinde sıkıntılar da yok değil. Örneğin Deivid golü atmasa, hangi takımdan oynadığına karar veremeyeceğiz. Sakatlıktan çıkan Deniz Barış istekle koşuyor ama çok hata yapıyor. Alex için tabelanın kalkması, aslında komutan Tümer'in tekrar Genel Kurmay Başkanlığı'na getirilmesi. İki oyuncusunu da alkışlatıyor Zico.
Dediğimiz gibi bazı ezberler bozuldu. Beşiktaş Saracoğlu'nda yenildi.