Haberin konusu, yeni açılan bir dava. 30 Ekim tarihli SABAH'ın 3'üncü sayfasında tepeden, Cazcıya Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Davası başlığı ile verilmiş.
Spotta da, "eski sevgilisini habersiz çektiği görüntülerini yaymakla tehdit ettiği öne sürülen müzisyen Atilla Dündar'a 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı" ifadesi var.
Habere göre davayı açan kişi, solist Saadet Erdoğan. İddianameye göre, deniyor haberde, Erdoğan birlikte yaşarken Dündar'a taksitle 2 bin 400 TL'ye bir cep telefonu almış, ayrılınca geri istedi. Dündar iade etmedi, bilgisayardaki görüntülerini kopyaladı, ve eğer telefondan vazgeçmezse bunları yaymakla tehdit etti.
Haberde ayrıca Dündar'ın savcılığa ifadelerinden uzunca bir alıntı da yer alıyordu. Bu alıntıda "şikayetçinin internette müstehcen görüntülerini yakaladım" ifadesi de dikkat çekiyordu.
Haberde adı geçen Saadet Erdoğan, Okur Temsilcisi'ne başvurarak şikayetçi oldu. Özetle şunu söyledi Erdoğan: "Bu haber benim kişilik haklarımı hiçe sayan bir şekilde yapılmış. Öncelikle, karşı tarafın, o şahsın iddialarına yer verilirken, beni ne arayan oldu, ne soran. Benim anlatacaklarım yok mu? Bu haberde, evet, telefon konusu doğru. Gerçekten de kendisi bana taksitle bir telefon aldırdı ama ayrılınca tüm taksitleri bana kaldı. Ben de telefonumu geri istedim, vermeyince savcılığa başvurdum. Ama ortada ne bir müstehcen görüntü var ne bir şey. Benim görüşümü almadan tek taraflı veriyorsunuz beni ailem ve yakın çevremde çok zor duruma düşürüyorsunuz. Lütfen düzeltin." Erdoğan, Dündar'dan böyle bir tehdit duymadığını da ekliyor.
Hep yazıyoruz, özel hukuksal ihtilaflarda hep karşılıklı iddialar olur. Dolayısıyla bu alandaki habercilik, hakkaniyet adına, ilgili taraflara söz ve cevap hakkını tanımak zorunda.
Aksi halde, haber tek taraflı ithamları yansıtıp mağduriyete de neden olabiliyor. Haber hazırlanırken Erdoğan ile de konuşulmalı, görüşlerine yer verilmeliydi.
Muhabir Ali Oktay da eksikliği kabul ediyor: "Ben özgün haberde kişisel görüntülerden söz ettim, ama o ifade kullanılmamış. Ancak, Erdoğan'ı da arayıp görüşlerini almam gerekirdi. Bu davayı bundan sonra çok daha dikkatli izleyeceğimizden emin olsun" diyor.
Ekleyelim: Kimseye zarar vermeme konusundaki titizlik talebi, muhabirler kadar, o haberi sunuma hazırlayan editörler için de geçerli.