Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Kıyameti bile konuştuğumuz bir yıl biterken...

Kıyamet kopmadığına göre yazılması hiç bitmeyen senaryoya dayalı film devam edecek demektir. Bu filmde kimimiz başrollerdeyiz, kimimiz de figüranız.
Ama hepimizi eşit kılan ilahi bir düzen var. Vakit geldiğinde rolümüz bitiyor...
Film devam ediyor ama oyuncular rollerine bakılmaksızın ayrılıyorlar.
İlahi sosyal adaletin kimsenin yok etmeye gücünün yetmediği aracının adı ölümdür.
Bu açıdan bakıldığında geride kalan yıllar, birlikte yaşamaya alıştığımız insanların hatıralarının ve isimlerinin yazılı olduğu mezar taşları gibi değil midir?
Bitmesine 10 gün kala 2012'de yitirdiğimiz bazı isimleri hatırlayalım.
Müşfik Kenter, Ekrem Bora, Meral Okay, Ayten Alpman, Orhan Boran, Güngör Dilmen, İlhan Mimaroğlu, Metin Erksan, Neşet Ertaş, Berkant, Halil Karaduman, Erol Günaydın, Mücap Ofluoğlu...
Önceki gün de Kamil Sönmez ayrıldı aramızdan...

Sanal mezar taşları

Onlar da yaşamayı ciddiye alan, yaptıkları ile hayatımıza renk katan ve hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayan insanlardı. Ama artık isimleri 2012 diye numaraladığımız sanal mezar taşında kazılı durmakta...
Torunların dedelerini tanımadığı bir dünyanın değiştirilemez gerçeği bu. Onların olmadığı bir dünyayı düşünemezken, onlarsız da yaşanabileceğini her gün yeniden öğrendiğiniz insafsız bir eğitim sürecine mahkûm olmak...
Diyorum ki...
Elimizdekilerin kıymetini bilelim.
Birilerinin var olması için ille de birilerinin yok olması gerekmez ki.
Yaşamlarını kendileri gibi olmayanları yok etmek üzerine kurmuş isimler de yok olmadılar mı?
Geride bırakılacak en değerli şey kubbedeki hoş seda değil mi?

Son istekler

2012'nin son haftasına girerken "Kıyamet"i bile konuştuğumuzu hatırlayarak, yaşayanlara sevgi ile, hoşgörü ile, anlayışla bakmayı neden denemeyelim ki?
Çok zengin bir adam ölüm döşeğinde oğlunu yanına çağırıp, ona iki zarf vermiş.
- Bu zarflardan birini öldüğümde, ikincisini de gömüldüğümde aç, demiş.
Adam ölünce oğlu birinci zarfı açmış... Zarfta "Beni çorabımla gömün" yazılı bir not varmış.
Delikanlı hocaya gidip babasının isteğini iletmiş ona. Ama hoca "Mümkün değil, gömülürken sadece kefen sarar vücudu" demiş.
Zengin adamı toprağa verdikten sonra, oğlu ikinci zarfı açmış.
Bu zarftan çıkan notta da "Gördün mü, çorabımı bile götüremedim" yazılıymış.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA