Semt veya kent değiştirerek sınıf atladıklarını zanneden çakmalar meğer edebiyatımıza da yüzyıllardır konu olmuşlar.
Sevgili Murat Bardakçı bu konuda okurlarını aydınlatmayı sürdürüyor.
Hatırlarsınız.
Geçen hafta şair Nabi'den dizeler göndermişti bana...
17'nci yüzyıl şairi (Yusuf) Nabi dizelerini şöyle noktalıyordu:
"Kenarın dilberi nazik de olsa nazenin olmaz"...
Murat Bardakçı dün de bir başka 17'nci yüzyıl şairi olan Kazak Abdal'dan dizeleri Habertürk'te kendi köşesinde yayınladı.
İlk kıtayı aktarayım:
"Ormanda büyüyen adam azgını,
Çarşıda pazarda insan beğenmez.
Medrese kaçkını, softa bozgunu,
Selâm vermek için kesân (hiç kimseyi) beğenmez!
Edebiyatımızda çakmalar kadın veya erkek diye ayrılmadan ele alınırlar.
Ben de 20'nci yüzyıl şairlerimizden Metin Eloğlu'nun (1927-85) çakma bir kadın için yazdığı "Le grand parmak la porte" şiirinden dizeler aktararak Bardakçı'nın çalışmalarına katkıda bulunayım:
"...Bedri Rahmi'ymiş, Balaban'mış boş verir öyle şeylere;
Salvador Dali'yi sokakta görmüş kadın!
Gitse gitse Muhsin'e gider, Dümbüllü'ye gitmez tabii
Comedie-Française seyretmiş kadın.
Le grand parmak la porte, yaaa, ne sandın?
Gâvurcanın ruhunu bilirmiş meğer!
Sanatsever, oğlansever, kızsever...
Kendisi kısır, kocası hadım.
Ne de olsa Avrupa görmüş kadın!"