2011'in Haziran'ındaki genel seçimlerden önce yeni bir Anayasa yapılmasının pek mümkün olmadığını görmek gerekiyor.
Tatilleri, hafta sonlarını ve çalışma saatlerini hesapladığınız zaman, yeni genel seçime kadar TBMM'nin bir ayı biraz aşan yasama süresine sahip olacağı görülebilir.
Yani önümüzdeki genel seçime kadar iktidarın icraata öncelik vermesi ve "Rejim tartışmaları"nı gündeme sokacak girişimlerden uzak durması siyasi aklın gereğidir.
Referanduma uzanan süreçte, bunu bol bol yaşadık zaten.
Birinci mesele bu.
İkincisi de CHP'nin itmesi ile yeni Anayasa tartışmalarının "Başörtüsü" (veya türban) konusuna şimdiden kilitlenmesi çok yanlıştır.
Daha önce AK Parti MHP'nin iğvasına kapılıp, başörtüsü konulu bir Anayasa değişikliği yapmış ve bu Anayasa Mahkemesi'nden dönmüştü:
Dün Fehmi Koru bu olayı hatırlatırken Yeni Şafak'taki köşesinde Başbakan Erdoğan'ı şöyle uyarıyordu:

Önemli bir uyarı
"- Tayyip Erdoğan iyi niyetli bir politikacı, kısa pantolonla girdiği 'politika' mesleğini sekiz yıldır başbakan olarak sürdürüyor, ama mesleğinin entrikalarına hâlâ akıl sır erdiremiyor. MHP lider kademesinden birinin, bir gece sofrasında, "Biz o anayasa değişikliğini AK Parti'yi faka bastırıp Anayasa Mahkemesi'ne kapattırmak için destekledik" dediği iddiasını işitmemiş, işitmiş olsa da kulak vermemiş olabilir.
Politikada böyle ayak oyunları var halbuki; maalesef var...
Düne kadar direndiği, üç ay boyu 'Hayır' oyu verdirmek üzere ülkeyi ayağa kaldırdığı anayasa değişikliğine, CHP, şimdi gönlünü yatırmış görüntüsü veriyor. Hem de 'türban' konusunda. 'Türban mı, hay hay, yasağa son verelim' diyor, hatta 'Türban sözcüğü mü çıktı ağzımdan, tövbe tövbe, başörtüsü' diye günah bile çıkartıyor CHP lideri..."

Samimiyet testi
Aslında Başbakan Erdoğan'ın da olaya farklı bakmadığını, Marmara Üniversitesi'ndeki konuşmasından anlayabiliriz.
Şöyle dedi Erdoğan:
"Herkes hür olsun rahat olsun. Bu ülkenin yararına olacak ne varsa her şeyi masaya getirelim. Hepsini istişare edelim. Ama lütfen gençlerimize örnek olmak adına bunu samimiyet duygusuyla yapalım. Siyasetçilerin samimiyet testini siyasetçiler yapmaz, seçmenler yapar. Siyasetçinin ne söylediğine bakarlar, nasıl söylediğine bakarlar, söylediklerinin arkasında duruyor mu durmuyor mu ona bakarlar ve ona göre karar verirler."