Geçen hafta Engin Ardıç Akşam'da "Atatürk' ün Trende Dinlediği Şarkılar" albümünü ele almış ve "Batı müziği yok, ilaç için, bir tek batı müziği parçası yok" diye yazmıştı.
Ben de ertesi gün (7 Mart) şöyle yazdım:
- Sevgili Engin Ardıç, aynı zamanda Atatürk'ün bir "İmparatorluk Subayı" olduğunu da bu yazıyı yazarken düşünmemiş olmalı. Havacılık gösterileri için 1910'da Fransa'ya, Veliaht'ın refakat subayı olarak Almanya'ya, tedavi amacıyla Karlsbad'a giden, Sofya'da ataşemiliterlik yapan bir imparatorluk subayı. Nitekim bu dönemde Puccini'nin Toscası'na takılır ve "E stevan le lucelle" aryasını sürekli mırıldanmaya başlar. Özetle Atatürk de o kuşak subayları gibi hem Osmanlı, hem Avrupalıdır... Bu yazıyı ertesi gün okurken kendimi Pavarotti zannettiğimi ve Tosca'nın Cavarodossi'nin ünlü aryasını ezbere tekrarlayabileceğim yanılgısına düştüğümü gördüm. Bunu Engin Ardıç'ın da görmesi kaçınılmazdı. Nitekim benim yazıdan bir gün sonra Engin Ardıç'ın sütununda şu not çıktı:
- Mehmet Barlas'a... Mehmet ağabey, o aryanın adı "E stevan le lucelle" değil, "E lucevan le stelle" olacaktı! Eee, ne yapalım, sen de benim gibi "imparatorluk yazarı" olsaydın dilin sürçmezdi! Sevgi ve muhabbetle...
Dün baktım, Sabah'ın "Okur temsilcisi" sevgili Yavuz Baydar "Köşelerdeki şahsi kanaatlere karışmam. Ama maddi hatalar ve dil yanlışları ile ilgili şikayetler alanıma girer. Dikkatli Mehmet Barlas da sonunda 'ombudsman ağına' takıldı işte" diyerek, sayın okurumuz Pervin Aksüt'ün uyarısını ve kendi yargısını sütununa almıştı:
- "Bunca engin bilgisi olan Mehmet Bey'in o meşhur aryanın ismini yanlış yazmış olabileceğine inanamadım" diyor. Barlas, İki Arada Kalmışlığın Hüznü Bazen Müziğe Yansır.. başlıklı makalesinde Atatürk'ün "İmparatorluk Subayı" olarak çeşitli Avrupa kentlerini gezdiği dönemde Puccini'nin Tosca operasına tutulduğunu ve "E Stevan Le Lucelle" aryasını sürekli mırıldanmaya başladığını yazmıştı. Elbette ki, Aksüt'ün de işaret ettiği gibi, aryanın doğru ismi "E Lucevan Le Stelle" olacaktı.
Durum şu ki, kendi yanlışımı önce ben, sonra Engin Ardıç, arkasından Pervin Aksüt gördük. Yavuz Baydar bu konuda sonuncu oldu. Çünkü o yanlışlı yazıdan sonra kaç kez karşılaştık, bana bu konudan hiç söz etmedi.