Önceki gün dünyanın en büyük yazılım şirketlerinden biri olan Oracle'ın Avrupa Başkanı Sergio Giocoletto, AB Katılım Bölgesi Başkanı Alfonso Dianni, Oracle Türkiye Genel Müdürü Atilla Kral ve Ünite İletişim yöneticisi Ercüment Şener'le, bir grup gazeteci buluştuk.
"Oracle" ın ne olduğunu ve çapını Sabah okurları biliyor. Örneğin Oracle'ın geçen yıl satın alıp bünyesine kattığı 7 şirket için 18.8 milyar dolar ödediği haberi Sabah'ta yayınlandı. Bu şirketlerden Peoplesoft'a 11.1 milyar dolar, Siebel'e 5.8 milyar dolar ödedi Oracle. Böylece kurumsal pazarda Microsoft ve SAP'ın en büyük rakibi oldu. Artık sade veri tabanı konusunda değil, yazılım pazarında da var Oracle. Ayrıca Oracle, Türkiye'de ofis açan (1998) ilk uluslararası yazılım şirketi. Türkiye Oracle'ın "İş Ortakları" kanalıyla, mesela Trinidad'a, Benin'e, Brezilya'ya telekomünikasyon çözümleri ihraç etti geçen yıl.
Giocoletto ile sohbet ederken, Türkiye'nin bilişim alanında üç önemli darboğazının bulunduğunu saptadık.. Birincisi bilişime dönük eğitimdeki yetersizlik, ikincisi internete broadband ulaşımındaki yetersizlikler, üçüncüsü de İngilizce öğrenimindeki darboğaz.. Düşünün ki Hindistan'ın sadece Madras eyaletinde her yıl bilişim teknolojisi alanına eğitimli 50 bin teknisyen giriyor. Oysa şu anda Türkiye'de meslek okullarında bu eğitimi görmüş tüm personel sayısı 50 bin. Üniversite mezunu bilişimci mevcudumuz da sadece 3 bin. İnternete ulaşımda ADSL'nin hem yetersizliği, hem de pahalılığı Türkiye'nin diğer önemli engeli.
Bunun yanında küçük ve orta ölçekli bilim şirketlerinin sermaye yetersizlikleri ve banka kredisi temininde karşılaştıkları güçlükler de var.
Özetle bilişimde geri kalmak, bu çağda dramatik sonuçlar yaratabilir. Örneğin Ukrayna Ulaştırma Bakanı 28 yaşındaymış ve ülkedeki demiryollarının iletişim programını onun başında bulunduğu ekip yazmış. Güney Afrika Cumhurbaşkanı ve altı bakanı her yıl bir kez, bilişimcilerle toplanıp gelecek yılın bilişim stratejisini belirlerlermiş. Bazı ülkelerde kabinede "Bilişim bakanı" varmış artık.
Oracle yöneticileri ile saatlerce bunları konuştuk. İçimden "Turgut Özal burada olmalıydı" diye geçirdim anlatılanları dinlerken.