Nihayet iyi bir Woody Allen filmiyle karşı karşıyayız: "Blue Jasmine."
O yapay "Midnight in Paris" gevezelikleri ve feci ötesi "To Rome with Love"dan sonra artık Allen'den iyi bir film geleceğinden umudumu kesmiştim.
Sinema salonuna da ayaklarımı sürüyerek girdiğimi itiraf etmeliyim.
Neyse...
Önce şunu söyleyeyim: "Blue Jasmine" üzerine okuyacağınız her yazıda Cate Blanchette'in göklere çıkartıldığını okuyacaksınız.
Haklılar. Oscar'ı alırsa, şaşırmam.
Fakat Blanchette'in oyunculuğuna odaklanmak filmin hikâyesinin ve derdinin gözden kaçmasına neden olabilir. Aman sakın!
İnsanları gerçek hayatlarında "oyuncu" olmaya iten arzular, hayal kırıklıkları ve sınıf çatışmaları üzerine filmin perdeye aktardıklarına dikkat etmeli asıl!
Blue Jasmine çok acımasız bir film.
Woody Allen bütün kahramanlarına acımasız bir doğruculukla yaklaşmış.
Bazı kahramanlarına da açık açık "hayatınız yalan!" diye bağırıyor!