Dün Mahmut Övür'ün tasvir ettiği manzara üzerinde durulmaya değerdi.
Hani diyordu ya, "Sarıgül'ü Küçükçekmece'de karşılayan kalabalık coşkuluydu ama kurgulanmış bir organizasyon görüntüsü verdi" diye...
Gel de hatırlama!
2002 seçimlerinden hemen önceydi.
Yeni Türkiye Partisi'nin rahmetli lideri İsmail Cem İstanbul'a ayak basmış, sıcağı sıcağına Vatan gazetesine gelmişti.
Atatürk havaalanından Zincirlikuyu'ya kadar çoğunluğu taksilerden oluşan şenlikli karşılama konvoyu Cem'in ve beraberindekilerin keyfini yerine getirmişti.
Çaylarımızı yudumlarken, o eski Nokta günlerimizden kalan samimiyete güvenerek rahmetlinin kulağına eğilmiş "siz iyi bilirsiniz, bu konvoylar falan aldatıcıdır, siyaset sosyolojisi başka şey!" demiştim de, gözlerinden birdenbire bulutlar geçmişti.
Öyle ya, o sabah Sarıgül'le telefonda konuşmuştum ve "Cem'e saygım sonsuz, onu İstanbul'da yalnız bırakmam, çok iyi bir karşılama hazırladım" dediğini kulaklarımla işitmiştim.
Sonra ne oldu?
Seçim sonunda Yeni Türkiye Partisi, birkaç ay önce darmadağın edilen Demokratik Sol Parti'nin bile gerisinde kalmıştı.
AKParti'nin 11 milyona yakın oy aldığı seçimlerde YTP 363.869 oy almıştı.
İbretlikti doğrusu! Mitingler, toplantılar, konvoylar, hatta siyasi hesaplar kurgulanabiliyordu ama sandık kurgulara değil, sosyolojik zemine dayanıyordu.