Biliyoruz, bu ülkede de bir Baas var!
Toplumun içinde sağlam bir yeri yok ama kolay pes etmeyen ve hep "derin" kalabilen bir Baas!
Geçtiğimiz yıllarda "uyku"ya yatmıştı.
Ortadoğu'daki yeni konjonktür ve kaosa açık dinamikler onu uykusundan uyandırdı.
Operasyonlar birbirini izliyor.
Hedef açık: Her yolu deneyerek AK Parti iktidarını sarsmak, dengesini bozmak, çözmek...
***
İlginçtir,
AK Parti örgütünün "
yerli Baas" da dahil,
bütün siyasi muhaliflerinin itip kakmalarına aldırmadan geleceğe yönelik enerjisini ve kendini yeniden biçimlendirme çabasını sürdürdüğünü görüyoruz.
(Meraklısı bu açıdan Nasuhi Güngör'ün dünkü Star'da çıkan "AK Parti'nin yeni kurgusu" yazısını okumalı.)
Fakat aynı durum,
hükümet kadrosu için geçerli değil!
12 Haziran'dan bu yana geçen zaman artık herkeste net bir fikir oluşturdu.
Sanki bir tür "
hamlık" var bu hükümette. Bir zorlanma. Bir tür
siyasi yetersizlik ve krizleri sırtını sürekli lidere dayayarak atlatma kolaycılığı!
Bazen esas tabloyu en iyi ayrıntılar anlatır ya...
Van Depremi'nden bu yana,
bakanların yaptıkları gafları şöyle bir hatırlayın, ne demek istediğimi anlayacaksınız.
***
İşte son örnek...
Veysel Eroğlu'nun Afyonkarahisar'daki facia hakkındaki açıklaması...
"
Burası bir cephanelik. Zaman zaman olabiliyor böyle kazalar. Pakistan'da, Hindistan'da da oldu."
Sayın
Eroğlu'nun söylediği doğrudur. Gerçekten de böyle kazalar olabiliyor.
Ama
birinci hata şurada ki...
Kamuoyunun ilk ağızda bu doğrunun hatırlatılmasına hiç ihtiyacı yok! İhtiyaç duyduğu şey
ayrıntılı bilgilendirilme ve şeffafça dile getirilmiş şüpheler.
İkinci hataya gelince...
Bize ne Pakistan'dan, Hindistan'dan! Ölçü bu mu?
Eskiden "
Beyaz Türk" siyasetçiler her hata ve ihmali "
Amerika'da da oluyor" diyerek geçiştirirlerdi. Onlara kızardık. Şimdi Pakistan'a, Hindistan'a geldik!
***
Veysel Eroğlu'nun bence
en büyük gafı ise sosyal medyanın da gözünden kaçtı.
Sayın Bakan olayın üzerinden çok kısa bir süre geçmişken yaptığı açıklamada "
Tamamen bir kaza olduğu konusunda ben kesinlikle mutmainim" dedi.
Bu cümlede dikkat edilmesi gereken sözcük "
ben"dir.
Oysa bu tür açıklamalar araştırma sonuçlarına dayandırılmalıdır; "
Ben"lere değil.
Merak ediyorum: Ne zaman bitecek bu gaflar?
Bitecek mi?