Keşke kuşaklar boyu bize okulda ezberletilen memleket manzarası doğru olsaydı...
Gerçekten şırıl şırıl dereler, çok uzakta da olsa hep "bizim" kalan köyler ve "birleşen dost eller" ile bezenmiş olsaydı bu topraklar...
"Kahramanlık desen var, dostluk desen var/ elması var, ayvası var, hem de nasıl narı var" diye şarkılar, şiirler söylemek vatanımızı güzel kılmaya yetseydi...
Keşke!
Ama okullar devletin...
Bir de acısıyla tatlısıyla "hayat okulu" var.
Başka bir tarih var; kuşaktan kuşağa, dilden dile aktarılan bir tarih...
Öyle öyle öğreniyoruz ki, ta başından işler iyi yürümemiş!
Dereler kurumuş, uzaktaki köyler unutulmuş, halkın acıyı bal eylemesi kâr etmemiş...
Bugün mutsuzsak, bugün yaralarımız bir bir kanıyor, canımız çok fena yanıyorsa...
Bundan.
***
Geçen gün
Hıncal abi (Uluç) ilkokul şiirleri, marşları, şarkıları eşliğinde şöyle yazdı...
"
Ben çocukken millettik... Türkü, Rumu, Ermenisi, Kürdü, Çerkesi, Boşnağı, Pomağı, Lazı, Gürcüsü, daha aklınıza gelen nesi varsa, osuyla millettik."
Keşke
doğru olsaydı!..
Keşke bu çocuksu
nostaljinin belli bir kesim dışında toplumsal karşılığı bulunsaydı!
Şimdi alt alta yazsam...
1934 Trakya olayları...
Azınlık vakıflarının mal ve mülk edinmesini yasaklayan 1936 Beyannamesi...
1938 Dersim isyanı ve kıyımı...
1942 Varlık Vergisi uygulaması ve sürgünler...
6-7 Eylül 1955'te İstanbul'da gayrimüslim vatandaşlara karşı ırkçı yağma, talan ve nefret seli...
Art arda patlak veren Doğu (Kürt) isyanları...
Uzatmaya gerek var mı?
Sadece şu saydıklarımı basitçe irdelemek bile "
biz eskiden ne iyiydik" tezini yerle bir eder.
***
Hepsi bir yana...
Söyleyin...
Alevilerin Sünnileştirilmesi; Sünnilerin sekülerleştirilmesi ve diğer
bütün etnik toplulukların Türkleştirilmesi hedefine odaklanmış bir düzen üzerindeki cilayı daha ne zamana kadar koruyabilirdi?
Bilmek zorundayız ki, devletin milli eğitim müfredatı ve bürokratik seçkinlerin tarihiyle gerçekler arasında uçurum var.
Hem zaten devlet bir kez "
Hazır ol" dedi diye, hayat sürgit hazırda durmuyor.
"
Mutlu ol" emri verilince, mutlu olunmuyor.
Her kesimi kucaklayan ve mutlu bir millet olmayı istiyorsak...
Asıl bundan sonra olacağız...
Barışmayı bilir, yaralarımızı sarar ve geleceğe güvenle bakacak bir çıkış yolu bulursak...
Buluruz, eminim.