Sırrı Süreyya Önder konuk olduğu Söz Sende adlı televizyon programında yeri geldiği için 12 Eylül'de gördüğü işkenceleri anlattı.
O dönem cezaevlerinde insanlara dışkılarını yedirdiklerini; çocuk yaştaki mahkûmların yaşlarının büyütülüp asıldığını hatırlattı.
Bunun üzerine bazı gazeteler ve internet siteleri şu başlığı attı: "Ünlü yönetmenden şok itiraflar!"
Bunun neresi itiraf, neresi şok arkadaşlar?
On binlerce insan defalarca anlattı bu gerçekleri. Dinlemediniz! Kulaklarınızı tıkadınız, gözlerinizi başka yana çevirdiniz.
***
Türkiye'ye
"genç toplum" deyip duruyoruz da..
Medyanın yakın tarihten bu kadar bihaber ve
"genç" olması, biraz tuhaf kaçmıyor mu?
Eh,
12 Eylül 1980 dönemini yeni kuşaklara anlatmaya yanaşmazsak...
12 Eylülcülerin yargılanmasını talep etmezsek...
Ve
20 yıl iktidarda kalan yayın yönetmeni 12 Eylül'ün başını bugünün gençlerine hiç utanıp çekinmeden sevimli bir ihtiyar gibi sunarsa...
Gerçekten demokrat, gerçekten özgürlükçü bir medya olmamız mümkün müdür?
Bütün yapacağımız durup durup
"şok olmak"tır.
***
Oysa o
12 Eylül ki...
650 bin kişi gözaltına alınmıştı. Gözaltı deyip geçmeyin! Süresi 90 günü buluyordu ve herkese bu sürede işkence yapılıyordu.
230 bin kişi sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandı.
7 bin kişi için idam cezası istendi, 517'si idam cezası aldı. Bunlardan 50'si asıldı.
14 bin kişi yurttaşlıktan çıkartıldı.
30 bin insan sakıncalı görülerek işten çıkartıldı, yüz binlercesi aynı gerekçeyle işe alınmadı.
1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
Şimdi dönüp bu rakamlara bir daha bakın ve düşünün...
Şok olmanız, şok olmamız için...
Çok ama çok geç değil mi?