"Sesinde gerçekten çok sevmiş fakat aradığı karşılığı bulamamış insanlara özgü bir ağırbaşlılık seziliyordu."
Bu satırlara kadar tek bir çizgi, tek bir işaret düşülmemiş sayfalara. Sonra tam burada; 158'inci sayfada...
Bu satırların altı soluk siyah bir tükenmezle çizilmiş.
Nasıl biriydi acaba çizen?
O da çok sevmiş ama aynı oranda sevilmemiş bir erkek miydi?
Yoksa romanın bu cildine adını veren Justine gibi o da bir kadın mıydı?
Bildiğim şu: Meçhul okurlar tarafından altı çizilmiş eski kitapları okumaya bayılıyorum.
***
Olay şu...
Haftalar önce internet alışveriş ve müzayede sitesi
e- Bay'deki bir sahafın sayfalarına bakarken
Lawrence Durrell'ın çok sevdiğim dört ciltlik romanı
Alexandria Quartet'in (İskenderiye Dörtlüsü)
1961 Dutton baskısıyla karşılaştım.
Her cildin kapak resimleri öyle güzeldi ki! Hele dört cildin içine yerleştirildiği kutunun üzerindeki cami gravürü harikaydı.
Dayanamayıp siparişimi verdim.
Tam da kendime bir
"ekitap okuyucusu" almanın vakti geldi;
Kindle mı olsa, yoksa Sony mi, diye düşünüp taşınırken...
Şu başıma gelene bakın!
Haftalar sonra paket geldi, heyecanla açtım.
Ah! O ne koku!
Nasıl baş döndürücü bir kâğıt ve yıllanmış cilt kokusu!
Şu an saat 06.00 suları...
Gün şehrin üzerine doğdu bile!
Ben hâlâ romanın meçhul okur tarafından altı çizilmiş satırlarına göz gezdiriyorum. Bir yandan da ciltleri tek tek burnuma götürüp kokusunu içime çekiyorum.