Şarkıcı Hadise'nin içinde "beş farklı kadın" varmış! Bir röportajında söylüyor bunu... Ben böyle laflar işitince duymazdan gelmek isterim. Beş farklı kadın, "hiç kadın"dır! İçinde pozlar, imajlar, geçişken ruh hallerinden başka bir "şey" yok demektir! Hadise şık ve sevimli bir şey söylediğini sanıyor, o ayrı!
***
Kavga ve küslük kötü bir şey! Ruha ağır bir yük! Fakat medyada son zamanlarda patlak veren "barışma" furyasına ve eski küs köşe yazarlarının falan özel hayatlarında sürekli bir araya gelişlerine bakıyorum da... O güzelim "barışma" eylemi de sıradan bir "eğlence" ye dönüşmüş durumda! Keyifler yerinde ama kişilikler buhar olup uçuyor!
***
Gerçek sevgililer aramızdan kaçar!
Aşk başlangıçları "ortadan yok olmalar", "birlikte uzaklaşmalar, "eve kapanmalar" la doludur. Herkesin arasında, cehennemin orta yerinde cennet kurulmaz!
***
Aşk, hayatı paranteze alır. Ambulans sirenleri, uyandırma servisleri, cep telefonunda mesaj sinyalleri... Hepsi dışarıda kalır. ("Korkma, aldırma, kollarımdasın!") Şimdi diyeceksiniz ki... Parantez, parantezdir. Açıldığı gibi kapanır! Eh, o da doğru!
***
Sabah güneşiyle aydınlanan kiremitler...
Rüzgârdan yana yatmış tozlu topraklı sardunyalar... Henüz dört yaşındaki dut ağacı... Masanın üzerine koyup bıraktığım çakıl taşı... Şimdi hepinizi bir ayin gibi tek tek öpmeye kalksam... Deli diyecekler! Oysa en aklı başımda halim!
***
Genç kadın dil sürçmelerinin (lapsus) bilinçdışımıza dair derin ipuçları taşıyabileceği teorisine gıcık oluyordu... Bir gün, bir Avrupa şehrinin güzel mi güzel parkında sevgilisiyle el ele gezerken...
Ve "gelecek fikrine aldırmadan anı yaşamanın güzelliğinden" söz ederken... Birden çimlere uzanıp yatmak geldi içinden.
Sabahtı, çimler gecenin çiyiyle ıslaktı henüz. O sırada sevgilisine döndü ve "keşke bir
yazgımız olsaydı" dedi!
Dondu kaldı! Çünkü "yaygımız" demek istemişti!
***
Alçaklığın evrensel tarihi upuzun fakat tanımı kısacıktır... Aşağı yukarı şöyledir bu tanım: Güçsüzleri hor görmek, güçlülere tapınmak!
***
Anlaşıldı! Global ekonomik kriz yine geriye olumlu bir zihinsel uyanış bırakmadan gelip geçecek! Keynesçilikmiş, iktisadi sosyalizmin dirilişiymiş, krizin sosyal adalete olumlu etkileriymiş, falanmış, filanmış... Hepsi palavra oldu, kısacık zamanda. Çünkü dünya "
krizi anlamak" fırsatını kullanmak yerine, yine "
krizi ekonomik fırsata çevirmek" yolunu tercih ediyor. Batan korkunç finans sistemi değil, finans şirketleri oldu! Bizi yine yerel savaşlar, zenginlerle yoksullar arasında büyüyen uçurum ve yeni krizler bekliyor. Dünya öyle bir dünya ki, yaşamak da, ölmek de uzun sürüyor!